İngiliz kraliyetine biat edip sadık hizmetkârları olacağına dair yemin ederek İngiliz tebaasına tabi olan zat ne yazık ki ülkemizde bakan sıfatıyla görev icra etmekte.
Sormak lazım kendisi bu görevini icra ettiği süre zarfında hangi yeminine sadık kalacak. Yani Türkiye Cumhuriyetine mi, İngiliz Krallığına mı hizmet edecek ve sadık kalacak?
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz prensibinden hareket edip kişinin yaptığı ve yapmakta olduğu yahut yapmaya talip olduğu işlere bakınca bahse konu zatın nereye sadık olduğunu ve nereye hizmet ettiğini rahatlıkla anlayabiliriz. Malum kendisi Londra tefecilerinin temsilcisi gibi hareket etmekte. Katıldığı toplantılardan birinde hizmetkarı olduğu ağababalarının huzurunda bakan sıfatıyla temsil ettiği Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından “yerel halk” diye bahsetmesi yukarıda anlatmaya çalıştığımız durumunu tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur. Vahim, bir o kadar da onur kırıcıdır bu ifadeler. Maalesef ki bakan sıfatında biri tarafından dile getirilmiştir.
Bahsettiğimiz kişi Akp hükümetinin Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’tir. Mr. Mehmet Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası Bahar Toplantıları kapsamında düzenlenen “Türkiye: Değişken Küresel Ekonomide İleriye Doğru Gitmek” başlıklı etkinlikte konuştu. Konuşmasında “Yerel halkı enflasyonun düşeceğine ikna etmemiz gerekiyor” dedi. Tek kelime ile niyet ve bilinçaltının dışavurumu.
Aslında bu dışavurumu farklı şekillerde ele alıp değerlendirebiliriz. Birinci durumda bir krallığın tebaası olununca elbette vatandaş olma kavramı önemini yitiriyor. Kendisi İngiliz Kraliyet tebaasına mensup olunca vatandaşlığın ve vatandaşlık bağı ile bağlı olmanın anlamını kavramasını beklemek doğru olmayabilir. Bu haliyle vatandaş değil kul vardır. Kul da tebaayı oluşturur. Tebaaya tabi kul olan bu zatın bir halktan bahsederken falan devletin vatandaşları demek yerine yerel halk demesi normal..
Diğer yandan bakacak olursak adı geçen Mr. Bakan kendisini müstakil bir ülkenin bakanı olarak değil de bir müstemlekenin atanmış valisi olarak görmektedir. Bugüne kadar ki faaliyet ve icraatları da bunu göstermiştir. Yoksa başka ülkeye yeminle bağlılık beyan etmiş birinin bağımsız bir ülkede bakan sıfatıyla görev ifa etmesi mümkün olamaz. Bu sebeple kendisine verilen görevi hakkıyla yerine getirme çabasındaki bu zatın bağımsız bir ülke vatandaşlarına bakışı ve kime hizmet ettiği tartışmasız ortadadır.
Bağımsızlıktan verilen tavizler sonucunda ülkenin bugün geldiği durum ortadadır. Ne yönetenler yönetebilmekte ne de yönetilenler mevcut durumdan memnunlar. Ülke ekonomik, siyasal, sosyal her konuda dibi bulmuş durumda. Diğer yandan siyasal iktidar tarafından izlenen kifayetsiz, liyakatsiz, ilkesiz dış politikalar nedeniyle ülkenin güvenliği ciddi tehditlerle karşı karşıyadır. Dört bir yanından ablukaya alınmış olan ülkemiz, içeride de beslenen ve gününü bekleyen işbirlikçiler eliyle her an fiili bir işgale açık hale getirilmiş durumdadır. Komşusundaki yangına odun taşıyan ve onun yangınıyla ısınmaya çalışan siyasal iktidar bugün aynı yangınla her an yüzleşmek üzeredir. Bölge ve komşu ülkelerin uğradığı açık veya gizli işgallere payandalık yapan ve bu yolla kişisel rant, mezhepsel intikam devşirmeye çalışanlar maalesef yarın imdada koşacak tek dost komşu bırakmadılar. Emperyalist merkezlerce tezgahlanan bu kaos ve kör dövüşüne ülkemizi taraf yapanlar kendi kazdıkları kuyunun en dibindeler. Ne yazık ki ihanetlerinin cehennemine ülkemizi ve halkımızı da beraberlerinde sürüklemekteler.
Bütün bu gidişatın sebebi bağımsızlıktan verilen tavizdir. Tek çaresi ise Bağımsız Türkiye’yi yeniden inşa edebilmektir. Bağımsız bir Türkiye’de yeminli hizmetkârlar cumhurbaşkanı da bakan da olamaz. Hatta en alt kademe memur dahi olamazlar. Bu “yerel halk” yüz yıl önce bunu nasıl başardı ise bugün de başaracak birikime ve onura sahiptir.
Yani Mr. Efendi burası senin kulu olduğun krallığın tebaası değil sen de müstemleke de vali değilsin. Haddini bil.!
Author Profile
Latest entries
- ana manşet05/10/2024Beyni iğdiş edilmişler ve direnenler
- Yazarlar15/07/2024Katiller “demokrasi”si
- ana manşet08/07/2024Solculuğun dayanılmaz ağırlığı
- ana manşet25/06/2024CHP ne yapabilir, ne yapmamalı?