DEM Van Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilen Abdullah Zeydan lehine verilen memnu hakların iadesine dair kararın yanlış olduğundan bahisle Seçim kurulu tarafından kendisine verilmesi gereken mazbatası iptal edilerek ikinci sıradaki Akp’li adayın Belediye başkanı olacağı ilan edildi.
Haliyle ortalık karıştı. Daha önce verilmiş olan memnu hakların iadesine dair kararın doğru ya da yanlış olduğu tartışması bir yana Memnu hakların iadesi kararını iptal eden Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi kararı tamamen planlı ve ısmarlama bir karardır. Kararın tarihi olan 29.03.2024 dahi bunun planlı bir işlem olduğunu gösteriyor. Keza daha önce ilgili seçim kurulundan adaylığı kabul edilen şahıs hakkında seçimden iki gün önceki Cuma günü yeni karar veriliyor ve önceki memnu haklarım iadesi kararı iptal ediliyor. Yani Abdullah Zeydan’a siyaset yasağı geliyor.
Bu yeni durum ile beraber seçimin hemen ertesinde mazbata beklerken kendisine bu durum bildiriliyor ve kendisine verilmesi lazım gelen mazbata iptal edilerek ikinci sırada yer alan ve kendisinin yarısından az oy alan Akp’li adayın seçilmiş sayılacağı ilan ediliyor.
“Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Partisi) Van Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Abdullah ZEYDAN’ın seçilme yeterliliği olmadığından seçilmemiş sayılmasına.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Partisi) Van Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak seçime katılan Abdullah ZEYDAN’ın seçilme yeterliliğini taşımadığı 298 sayılı Kanunun 130. Maddesinde öngörülen süreler içerisinde tespit edildiğinden sonraki en çok oy alan ve seçilme yeterliliğine sahip ikinci sıradaki adaya mazbatanın verilmesine..”
Elbette ortada rahatsız edici bir durum var. Yüzde 55 oy alan birinden mazbatayı alıp yüzde 27 oy alan birine vermek kabul edilebilir değil. Zira ortada önceden adayların başvuruları ve bu başvuruların bir değerlendirilme süreci var. Amaç da bu tür durumlara meydan vermemek. O aşamaların ve incelemelerin hiçbirinde sesinizi çıkarmayacak ve işi son anda bozacaksınız. Keza inceleme aşamasında bu durum tespit edilseydi ilgili parti belki adayını değiştirecekti. Ancak buna fırsat vermemek için seçime iki gün kala ve cuma günü yeni bir karar alınıyor. Maç başlarken oyunun kuralları baştan yazılıyor ve rakibin haberi de olmuyor. Elbette yapılanın kendi iradesine saldırı olduğunu gören seçmen hakkını sokakta arıyor ki başka da bir imkanı yok. (Elbette burada şiddeti meşrulaştırmak gibi bir niyetimiz yok.)
Ortalık kadar kafalarda karışıyor. Bu hamleyi kim yaptı? Yargı gerçekten kendi süreci içinde mi ilerleyerek bu sonuca vardı (ki gümümüz Türkiye’sinde pek tartışmalı bir konu) yoksa birileri tüm süreci planladı mı? Öyle ise oyunu kuran kim? Oyununun kazananı kim?
Kendi içinde ciddi tartışmalar ve tabanıyla da önemli kopmalar yaşayan DEM parti kendi kitlesini konsolide edecek ve harekete geçirerek eylem içinde tekrar bir araya toplayacak taraf olarak şimdilik karlı durumda. Mağduriyet ve haksızlığa uğramak en büyük meşruiyet kaynağıdır hele bizim toplumumuzda. Bunun için bir başkanlık çok da büyük kayıp sayılmaz.
Tunceli Belediye Başkanı seçilen DEM’li Cevdet Konak’ın ilk konuşmasında “Dersim Kürdistan’dır, Kürdistan Dersim’dir” açıklaması çok düşündürücü. Neden niye gerek duydu böyle bir açıklamaya. Daha ilk günden gel beni görevden al yerime kayyum ata der gibi. Bile bile lades…
Akp’ye gelince her ne kadar günümüz koşullarında Akp’ye rağmen yargıdan böyle bir kararın çıkmayacağını biliyor olsak da acaba böyle bir karar Akp’nin işine yarar mı? Bir ihtimal seçimden büyük yenilgiyle çıkan Akp, bu yolla gerilimi tırmandırıp güvenlikçi politikalara hızla dönecek ve sopayı eline alacak. O zaman gündemde ne ekonomik kriz ne seçim yenilgisi kalır. Bu da görmezden gelinecek bir ihtimal değil. Hatta yakın zamanda sınır ötesi yoğun operasyonlar da gündeme gelecektir. Ekonomik krizlerin ilacı yeni krizler ve savaşlardır. Bir ihtimal CHP ile DEM arasındaki zımni ittifakı su yüzüne çıkarma amacı da olabilir. CHP’nin bu duruma sessiz kalmayacağını biliyorlar. CHP-DEM yakınlaştırarak CHP’yi teşhir ve tecrit etmek ve seçim sonuçlarını sabote etmek.
Bir ihtimal daha var ki herhalde en iyi düşünülmesi gereken ihtimal bu olabilir kanımca. Bu hamle Akp’ye rağmen yapıldı. Türkiye’yi istikrarsızlaştırmanın en kolay yolu ve maalesef en yumuşak karnına vurularak uygulamaya sokulan bir plan. ABD güdümlü uyuyan Fetullahçı hücreler marifetiyle tetiklenen bir süreç. Anadolu’nun kardeşlik sofrasına kan doğramak.
Çok yönlü, çok taraflı, çok sonuçlu düşünülmesi ve değerlendirilmesi gereken bir olay. Elbette bir süre sonra taşlar yerine oturacak, toz duman dinecek ve manzara daha net görünecektir.
Mesela bugün Cengiz Çandar soluğu Van’da aldı. Ee Cengiz demek CIA demek yani manzara netleşmeye başladı gibi.
Vahim olansa hukuka zerre güven kalmamış hiç kimsede. Ne yazık ki hep birilerinin güdümünde ve emrinde. Kantarı bozulmuş yargının kimi nasıl tarttığı ise sorunun ana sebebi.
Author Profile
Latest entries
- ana manşet05/10/2024Beyni iğdiş edilmişler ve direnenler
- Yazarlar15/07/2024Katiller “demokrasi”si
- ana manşet08/07/2024Solculuğun dayanılmaz ağırlığı
- ana manşet25/06/2024CHP ne yapabilir, ne yapmamalı?