“Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol!” Mevlana
Yerel seçimlere az kalmışken sayılamayacak denli çok adayın kendince seçim çalışması içinde olduğunu görüyoruz. Partili adaylara çok sayıda ve adı henüz duyulmuşların yanı sıra bağımsız adaylar eşlik ediyor.
Seçimde, belediye başkanlarını ve yerel organların üyelerini seçeceğiz diyerek güncel ekonomik yıkımdan sorumsuz olduklarını öne süren Cumhur İttifakı adaylarının utangaç davranışları göze batıyor. MHP’liler için çok da söz konusu olmayan partisini saklama ya da partisiz aday gibi davranma seçeneği AKP adaylarının alabildiğine başvurduğu yöntem olmuş durumda.
İzmir metropolü ile sınırlı da olsa Aydın ve Muğla’daki gözlemlerimde bu durum bugüne değin hiç olmadığı kadar belirgin.
Giydirilmiş araçlarla seçim çalışması hemen her seçimin vazgeçilmez yöntemi. AKP adaylarının partilerini saklama konusunda özen içinde oldukları anlaşılıyor. AKP logosunun gözden uzak bir yere iliştirilmiş olduğunu epeyce çabalayarak anlayabiliyorsunuz.
Renklere ve biçeme göz alışkanlığınız olmasa ortalıkta dolaşan aracın simgelediği adayın partisini anlamanız hiç de kolay değil. AKP dışı adayların böyle bir çaba içinde olmadıklarının altını çizmekte yarar var.
Cumhuriyeti ikinci yüzyılına hemen her alanda bozgunla eriştiren iktidar partisinin hatalarını sözel olarak değil ama davranışsal olarak kabullendiği sonucunu çıkartmak da olası bu utangaç tutumdan.
İzmir’de, Aydın’da ve Muğla’da tek başına AKP adının seçmenler için iticilik etkeni olduğunu bundan daha iyi açıklayacak örnek bulunabilir mi bilemiyorum.
Millet İttifakı’nın dağılması nedeniyle Cumhur İttifakı’nın hemen her zaman umutsuz olduğu İzmir seçimine asılmakta olduğu da bir başka gerçek.
Hamza Dağ’ın seçime asılma uğruna alışılmadık fotoğraf karelerinde bulunmayı göze alması İzmir’de kazanmak için başvurulan yollardan birisi oldu. Bu konu öylesine dikkat çekti ki, “AKP İzmir’de seçimle birlikte Hamza Dağ’ı da kaybedebilir” yollu gülmece ağırlıklı iletiler sosyal medyada çokça dolaştı.
Son bomba, aynı Hamza Dağ’ın kendisine eşlik eden Mehmet Ali Çelebi’yle birlikte İzmir barlarındaki seçim çalışmasıyla patladı.
Özetle, çoğu yerde partililiği yaşamın parçasına dönüştürenler kazanmak için duruma göre partisiz aday gibi davranmakta sakınca görmediler.
Partisiz aday gibi davrananlara yaraşan sıfatı okura bırakarak bu seçimin bence önemli bu ayrıntısının irdelenmeye değer olduğunu ifade etmekte yarar görüyorum.
İzleyebildiğim kadarı ile adayların proje adı altında ortaya koyduklarında da dişe dokunur bir yan bulmak pek de olası görünmüyor.
Merkezi yönetimin hemen her konuda olduğu gibi ekonomide de sırtının yere yapıştığı bu dönemde belediyeciliğin bir yana bırakılarak geçim sıkıntısı içindeki kentlilere doğrudan ya da dolaylı parasal destek sözlerinin ortama egemen olduğunu da not etmiş olalım.
Son olarak, İzmir metropolünde toplu ulaşım araçlarına ikinci binişteki ücretsiz zaman aralığının 90 dakikadan 120 dakikaya çıkartılması önersinin UKOME’deki iktidar yanlısı bürokratların oylarıyla engellendiğini ekleyerek sonlandıralım yazıyı.
Olur olmaz her ortamı partililikle bezeyenlerin “partisiz” gibi davranma gereği duymalarına bir kez daha dikkat çekerek.
Author Profile
Latest entries
- ana manşet06/10/2024Sinagog korumak
- ana manşet02/10/2024Savaşı kim kazanır?
- ana manşet26/09/2024Dil bayramlarımız
- ana manşet19/09/2024Hizbullahın başına gelen