Olimpiyatlara gün sayarken ne Türkiye’de ne de dünyada olimpiyatların bilinmeyen daha doğrusu bildirilmeyen yüzüne bakalım. Türk basınında olimpiyatlar ve ona ilişkin haberler hiç kuşkusuz yer alıyor, oyunlar boyunca da yer alacaktır. İşin bu yönüne değinen çıkacak mıdır? Hiç sanmıyorum.
Olimpiyatların bu yüzüne ışık tutmak her şeyden önce bağımsız basın gerektirir. Onun olmadığı yerde toz pembe tabloların ötesine geçilmesi olanaksızdır.
Olimpizm, olimpiyat ruhu, dünya milletlerinin dostluğu, kardeşliği önümüzdeki birkaç hafta boyunca en çok okunacak, işitilecek kavramlar olacak.
Madalyonun arka yüzüne bakmayı deneyelim!
“Anneciğim faşistler geliyor” ruh hali Avrupa’ya egemen olmuş durumda.
Faşistler Avrupa’dan ve dünyadan hiç eksik olmadı diyerek sürdürelim.
Juan Antonio Samaranch!
Olimpiyatlarla ilgilenenler ve hatta ilgilenmeyenler bile bu adla tanışıktır.
Modern olimpiyatların 1896’daki canlandırıcısı olarak bilinen Fransız Baron Pierre de Coubertin’den sonra en uzun süreyle UOK (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) başkanlığı yapmış olan İspanyol spor insanıdır.
1980’de seçildiği başkanlığı 2001’e dek sürdürdü.
Ortalama bilgi kaynaklarında olimpiyat oyunlarını “sağlam finansal kaynaklara” kavuştuduğu yazılı.
Ne iyi etmiş demeden önce biraz derinleşelim.
Olimpiyatların, olimpizmin ve milletlerin kardeşliğinin yüksek nicelikli parasal kaynaklara sahip olması neden gerekli diye sorulmazsa konu anlaşılmaz.
Sağlam finansal kaynaklara kavuşmanın “olimpiyatların ticarileştirilmesi” olarak okunması da yanlış olmaz.
Olimpiyatlar böylelikle şirketlerin egemenliği altına alınmıştır.
Çok bilinen kolalı içecek önde gelen destekçidir. Hatta, Atlanta’daki 1996 olimpiyatları bu devin gövde gösterisine sahne olmuştur. Ne de olsa Atlanta bu devin başkentidir.
Hindistan’ın Bhopal kentinde 1984’te bir kimya fabrikasında yaşanan gaz kaçağına bağlı acıklı olayı anımsayanlar çıkacaktır. Tarihte yaşanmış en ölümcül gaz kaçağı olarak bilinir. On sekiz bin kişi yaşamını yitirmiştir.
Çernobil’i bilmeyen yoktur!
Ya Bhopal?
Bhopal’deki olayın yaşandığı fabrikanın ait olduğu şirket de bir olimpiyat destekçisiydi.
Samaranch’a dönersek!
Juan Antonio Samaranch (1910-2010) yaşadığı sürece İspanyol diktatör Franco tutkunu olarak bilindi. Ona övgüsünü hiç bir zaman eksik etmedi.
Franco döneminde spor bürokrasisi içinde yer aldı.
Ne zaman ki, Franco öldü!
İspanya farklı sulara dümen kırdı.
Samaranch da hidayete ermekte gecikmedi.
Bugün Avrupa’da faşist korkusu üzerinden çığlık çığlığa olanlar her nedense onun bu geçmişini sorgulamadı. Sorgulasa da önemsemedi.
Samaranch döneminde olimpiyatların sağlam parasal kaynaklara kavuşturulması olimpiyatların şirketlerle bütünleştirilmesi demekti.
Sosyalist blokun yıkılmasıyla birlikte karşıtsız kalan ve deyim yerindeyse ipten kazıktan kurtulan kapitalizm elbette olimpiyatları da kendi ruhuna uygun olarak şekillendirecekti.
Olan ve yapılan oydu.
Olimpiyatların karanlık yüzüne bir başka örnek, aday kentlerin oylaması sırasında görüldü. Bu kirlilik de hak ettiği ilgiyi görmedi.
Varlıklı ülkelerin yoksul ülke delegelerini para ve başka değerler karşılığında satın aldığına tanıklık edildi.
Diğer yandan, olimpiyada ev sahibi olacak kentlerin (dolayısı ile ülkenin) yaptığı harcamaların ekonomik krizlere yol açtığı görüldü. Buna örnek Atina üzerinden Yunanistan’dır.
Her fırsatta cilalı sözlerle tanımlanan olimpiyat ruhunun alçakgönüllü olamayışı, var olan spor alanlarıyla yetinmemesi ve mutlaka yenilerinin yapılması gerekliliği de tartışılmamıştır bugüne değin.
Her ne kadar, şirketlerin olimpiyat destekçiliği, yapılan harcamalara katılım ve kamu kaynaklarının korunması olarak sunulmuşsa da ülkelerin ekonomilerini krize sokacak oylumlara ulaşmıştır.
Konu geniş ve derinlikli.
Hemen her şey gibi olimpiyatlar da ticari nesneye dönüştürülmüş durumdadır.
Olimpiyatlara bir de bu gözle bakılması gereğine vurgu yapmaya çalıştım.
Bu önemli konu çok ilgi görmese de ilgilisine ve bilgi edinmek isteyene kaynakça eksik sayılmaz.
Author Profile
Latest entries
- ana manşet30/11/2024Tarih aklayıcılığı
- ana manşet23/11/2024Sesimi duyan var mı?
- ana manşet19/11/2024İlmiye Çığ’a saldırmanın dayanılmaz hafifliği
- ana manşet18/11/2024Çocukları koruyamamak