Çürük olduk.
Sürtük de olduk.
Zaten cibilliyetsizdik.
Devlet ileri gelenlerimizin bir kısım vatandaşa yakıştırdıklarını sıralamakla başladım.
Dağarcıkları çok daha varsıl.
İkinci açılımda sona yaklaştıkça “bir yandan yükümüz artarken diğer yandan süreci kundaklamaya çalışanların çabaları da artıyor” dedi Cumhurbaşkanı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Öcalan’ın kendisine yönelik ilgisini anımsatan çıkıştan sonra dengesini iyice yitirmiş gibi.
Bir üniversitenin yeni dönem açılış töreninde yaptığı konuşmada sürece engel olmaya çalışanları çakala benzetmesinden belli bu durum.
Canlıların kardeşliğine inanan biri olarak çakal olmaktan gocunmam.
Ancak, TBMM Başkanı’nın çakal nitelemesini argodaki anlamında kullanmış olma olasılığı yüksektir. Dolayısı ile, kabul edilebilir olmadığı açıktır.
Süreç başlarken herkes düşüncesini açıkça söylemeli, karşı çıkanlar da görüşlerini ortaya koymalı diyenlerin zaman ilerledikçe hırçınlaştıkları görülüyor.
Bunda sona yaklaştıkça artan yükün etkisi tartışılmaz olsa gerek!
Bir yılı aşkın süre önce TBMM kapılarının Öcalan’a açılmasıyla birlikte yol almaya çalışan çözüm treni ileri gelenlerin sözlerine bakılırsa son istasyona yaklaşıyor.
En başta, terör örgütü silah bırakacak ve bunu hiçbir karşılık beklemeden yapacak diyenlerin ikide birde “yeni anayasa” diye mırıldanmaları karşılıksız hiçbir şey olmadığını, olamayacağını tüm açıklığıyla anlatıyor.
Siyaset kurumundan cılız karşı çıkışlar bile süreç heveslilerini germişe benziyor.
TBMM Başkanlığı koltuğunda oturan kişinin “çakallar” nitelemesi başka nasıl açıklanabilir ki?
TBMM Başkanı’nın kendisine yakıştırdığı ancak bulunduğu konuma hiç de yaraşmayan söylemi açılım peşindekilerin gerginliğini açığa çıkartması bakımından önemlidir.
Muhalefet için işaret fişeği işlevi görebilir.
İktidarı sıkıştırmak için zayıf halka olduğu anlaşılmıştır bir kez daha açılım tiyatrosunun.
Böyle biline, değerlendirile…
