Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından her yılın ocak ve temmuz aylarında yayınlanan “İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin İstatistikler”in Ocak 2024 raporu, 31 Ocak 2024 tarihinde 32446 sayılı Resmî Gazetede yayımlandı.
Yayınlanan istatistiklere göre, Temmuz 2023 istatistiklerinde 16.413.359 olan kayıtlı toplam işçi sayısı, Ocak 2024 istatistiklerinde 16.395.275’e gerilemiş bulunuyor. Buna karşı, Temmuz 2023’te 2.421.940 olan sendikalı işçi sayısı Ocak 2024 tarihi itibariyle 2.495.423’e ulaşmış durumda. Bu bakımdan resmi sayılara göre, Türkiye’de kayıtlı toplam işçi sayısında düşüş yaşanmasına rağmen sendikalı işçi sayısının arttığını ve Temmuz 2023 raporunda 14,76 olan işçiler arasındaki sendikalaşma oranının, Ocak 2024 tarihi itibariyle 15,22’ye yükseldiğini görebilmek mümkün.
2024 Ocak ayı işkolu istatistiklerinde; Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ)’in 1.349.209 üye işçisiyle en büyük işçi konfederasyonu olduğunu, onu 845.512 üyeyle HAK-İŞ’in takip ettiğini, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)’in ise 245.636 üyeye sahip olduğu görülüyor. 20 işkolundan oluşan Türkiye çalışma hayatında, sendikalaşma oranlarının işkollarına göre dağılımına baktığımızda, 20 numaralı Genel İşler işkolunun %61,14 oranıyla en yüksek sendikalı işçiyi barındıran işkolu olduğunu söyleyebilmek mümkün. Onu, %37,46 oranıyla 17 numaralı Sağlık ve Sosyal Hizmetler işkolu, %33,80 ile 14 numaralı Enerji işkolu ve %32,78 ile Savunma ve Güvenlik işkolu takip ediyor.
Sendikasız işçi oranının en yüksek olduğu işkollarına baktığımızda ise, 13 numaralı İnşaat işkolunun %96,67 oranıyla en yüksek sendikasız işçi oranına sahip işkolu olduğu görülüyor. Sırayla; 18 numaralı Konaklama ve Eğlence İşleri işkolundaki sendikasız işçi oranının %95,8, 10 numaralı Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar işkolunda %92,63 ve 16 numaralı Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı, Ardiye ve Antrepoculuk işkolunda ise %91,68 oranında sendikasız işçinin bulunduğu tespit ediliyor.
İşçi sınıfının sendikal örgütlülüğünün en önemli işlevlerinden biri olan toplu iş sözleşmesinden yararlanabilen sendikalı işçi sayısı 2.052.000 iken 442.000 işçinin toplu pazarlık hakkı dahi bulunmuyor.
Türkiye ekonomisinin enflasyonist kriz ortamında debelendiği ve bu krizin faturasını başta işçi sınıfı olmak üzere emeğini ücret karşılığı satan bütün emekçi tabakalara kestiği bir konjonktürde, işçi sınıfı örgütlülüğünün ve toplu iş sözleşmesi pazarlığı hakkının oldukça düşük seviyelerde olduğunu söyleyebilmek mümkün. Sendikalı işçilerin ise, işverene karşı en büyük silahları olan grev hakkı başta olmak üzere birçok demokratik ve anayasal haklarını kullanmaktan mahrum bırakılmaları, işçi sınıfının var olan örgütlülüğünün daha da güçsüzleşmesine sebep oluyor. Kayıt dışı çalışan işçileri de bu resmi rakamlara dahil ettiğimizde sayıları yaklaşık 20 milyona yaklaşan Türkiye işçi sınıfının ancak yaklaşık 2,5 milyonunun sendikalı olduğunu, bu işçilerin de anayasal düzenin bizatihi kendisinin tehdit altında olduğu bir dönemde demokratik haklarını kullanmaktan mahrum bırakıldıklarını görmek gerekiyor. Siyasal iktidarın kendisine yakın sendikalara yönelik uyguladığı kayırmacı politikaların sendikalı işçilerin bir kısmını da pasif bir edilgenliğe ittiğini görüyoruz. Özak tekstil işçilerinin Öz-İplik İş’ten BİR TEK-SEN’e geçmelerinden dolayı başlayan baskı ve hak gaspı, bu durumu kanıtlayan güncel örneklerden biri olarak karşımızda duruyor.
Dolayısıyla, Bakanlık tarafından açıklanan resmi işçi sayısı ve sendikalaşma verilerine tek başına baktığımızda karşılaştığımız düşük oranlar, sendikal mücadelenin karşısında duran güçlüklerle birlikte değerlendirildiğinde işçi sınıfının içinden geçtiğimiz ekonomik ve siyasi krizini derinleştiren bir etkide bulunuyor. Böylelikle de henüz tekil ve bölgesel örneklerini gördüğümüz işçi direnişlerinin artacağına ve daha kapsamlı hale gelebileceğine dair beklentiyi artırıyor. Bu noktada, sendikaların yanı sıra işçi sınıfının politik ve ekonomik çıkarlarını savunan siyasal partilere ve demokratik kitle örgütlerine de büyük görevler düşüyor.
Author Profile
Latest entries
- Yazarlar23/04/2024Yaşıyor mu 23 Nisan?
- Yazarlar16/04/2024Küresel sermayeye teslim olmak
- Yazarlar01/04/2024Türkiye’nin seçimi yeni başlıyor
- Yazarlar27/03/2024Parti ve teori