Her şeyden önce, seçimlerde AKP iktidarının gerilemesi, kaybetmesi Türkiye’nin hayrına olmuştur. Bunu en başa yazmak gerekir.
Bu sonuçların çıkmasının sosyolojik, ekonomik, hukuk, dış politika, aday seçimi vb. onlarca nedeni üzerine, pek çok siyasetçi ve yazar dünden beri değerlendirmeler yapıyor. Bu yazının konusu çoğunluğu doğru olan bu değerlendirmeleri tekrar etmek değil.
Birinci dünya savaşı, Avusturya-Macaristan veliahtına düzenlenen suikast ile başlamıştır. Fakat o suikast olmasaydı dünya savaşı başka bir nedenle yine çıkacaktı. Altta yatan emperyalistlerin paylaşım zorunluluğu olduğu sürece kaçınılmazdı.
Veya gezi olayları parktaki ağaçların kesimi üzerine başladı. Ağaçlar kesilmeseydi bile halkın biriken tepkisi başka bir şekilde yine ortaya çıkacaktı.
Seçimlerde AKP’nin aldığı yenilgiyi de tek bir nedenle açıklayamayız. Elbette özellikle ekonominin etkisi çok büyük oldu. Seçim öncesi emekliye paramız yok ne yapalım sabredin yerine on değil, on beş bin verseydi veya asgari ücret yirmi bin olsaydı, durum yine değişmezdi! Çünkü artık mızrak çuvala sığmıyordu!
Esas belirleyici olan, yönetenlerin (AKP), yönetemediği bir süreci uzun süredir yaşamamızdır. AKP yönetme niteliğini kaybetmiş ve hiçbir şeye hükmedemez hale gelmiştir. Sadece algı yönetimi ile baskı ile, kimlik siyaseti ile süreci uzatmış ve artık sona gelmiştir.
Halkımızın Cumhuriyet devrimine, devrimimizin önderi Atatürk’e büyük bir bağlılığı vardır. Yirmi yılı aşkın süredir yapılan saldırılar belleğine kazınmıştır.
Siyasetteki çürümeyi görmüştür. İş bulabilenler asgari ücretle yaşam mücadelesi verirken, açıklanan (aslında açıklanamayan) dudak uçuklatan mal varlıklarını, zenginler servetlerini büyütürken kendisinin gittikçe yoksullaşmasını belleğine kazımıştır.
Tarikatların egemenliğini, tarikat yurtlarında hemen her gün yaşanan rezaletleri, çocuklara yapılan tecavüzleri belleğine kazımıştır.
Uzman, gazeteci, öğretim görevlisi vb. unvanlarla televizyonları işgal etmiş ve arkasına yaslanarak gününü gün edenleri, diğer taraftan bu halktan bir şey olmaz diyenleri belleğine kazımıştır.
‘Kurt kışı geçirir fakat yediği ayazı unutmazmış!’
Yönetenlerin yönetemediği süreci görmüş ve bu şekilde yönetilmeyi kabul etmemiştir. Uzun bir süre seçenek ve önderlik aramış bunu bulamasa bile son hamle ile AKP karşısında en güçlü görünen CHP’ye yüklenerek AKP’yi bertaraf etmiştir.
Halkımız AKP ile birlikte, kendisine güvenmeyenlere, tepeden bakanlara da aslında ciddi bir ders vermiştir.
Sizin söylediğiniz gibi biz aptal değiliz! Her şeyin farkındayız fakat seçenek göremediğimiz için bugüne geldik. Bugün seçenek olmasa bile AKP’yi göndermek için size yöneldik demiştir.
CHP, umarız halkın bu mesajını iyi okur ve terk ettiği Mustafa Kemal Atatürk çizgisine geri döner. Yoksa bu büyük halk onları da AKP’nin yanına gönderir. Artık macun tüpten çıktı, geri dönüş yok!
AKP balonu ile birlikte kimlik siyaseti balonu da sönmüştür!
Her ne kadar yerel seçim dinamikleri vb. diye açıklanmaya çalışılsa da kimlik temelli siyaset yapan partiler toplam olarak halktan ciddi bir uyarı almıştır.
Kısacası gün, halka güvenenlerin günüdür. Güzel ülkemizde, güzel ne olacaksa, bu güzel insanlarla olacak.
Halkımızın şimdilik kaydı ile birinci parti yaptığı CHP’nin geldiği ve savunduğu ideolojik hat yaşadığımız sorunları çözmez. Yanılırsak mutlu oluruz!
Şimdi, önümüzdeki süreçte erken seçim kaçınılmaz hale geldi. AKP‘nin sürdürdüğü hiçbir politikayı değiştirecek ne bir ideolojisi, ne bir gücü, ne bir anlayışı vardır. Emperyalistlerin kontrolünde bu politikaları devam ettirmek zorundadır.
CHP ise, halkın bu tepkisi ile birinci parti haline gelmesine karşın, yaşadığımız sorunları çözecek bir programa sahip değildir.
Ancak, elde ettiği belediyeler sayesinde, sosyal belediyecilik adı altında yardımları artırarak iktidar adayı olmaya çalışacaktır.
Fakat köklü çözümler, devrimci programlar ile olabilir.
Atatürk’ün altı ok programı, hayata geçmek için önderliğini beklemektedir.
Yönetenlerin yönetemediği ortaya çıktı. Yönetilenler böyle yönetilmeyi kabul etmediğini gösterdi.
Şimdi sırada önderlik sorunu vardır ve halk önderliğini aramaktadır.
Kurulduğu günden beri Sosyalist Cumhuriyet Partisi, sosyalistlerin, Kemalistlerin, yurtseverlerin birliğini savunuyor.
Bir Pakistan atasözü ‘Yeni bir gün doğabilmesi için, pek çok yıldızın batması gerekiyor’ diyor.
Bütün egoları bırakarak Bağımsız, Laik, Halkçı olarak özetlenebilecek, temel bir program etrafında birleşerek, güç birliği yaparak önderliğini arayan güzel halkımıza umut ışığı olmak bir görev olmanın yanında zorunluluktur.
Author Profile
Latest entries
- ana manşet04/10/2024İsrail/ABD Saldırıları!
- ana manşet23/09/2024İnsan, vicdan ve Kamil Dede
- ana manşet14/09/2024Narin çocuk
- alt manşet11/09/2024İhanete uğrayan bir devrim