Akıp giden zamana dair düşünceler, Antik Çağ’dan bu yana birçok düşünürün temel konu başlıklarından biri olmuştur. Doğası gereği her insan, tanıklık ettiği yaşam diliminde olan olayları anlama, değerlendirme ve bunlara etki edebilme arayışı içerisinde olur. Zamana bu müdahaleyi yapanlar sayesinde ölçülebilen zamanın ritmi değişir. Birkaç yıl içinde yapılanlar, toplumları birkaç yüz yıl ileriye taşıyabilir. Toplumsal hareketler, zamanın ritmini değiştiren bu hızlanmanın temel dinamiğini oluşturur.
Dünya, daha özelde de içinde bulunduğumuz coğrafya, yüz yıl önce tam da böylesi bir hızlanmanın yaşanmasına tanıklık etti. Bolşevik Devriminin, Rusya coğrafyasında gerçekleştirdiği işçi sınıfı iktidarı deneyimi bunlardan biriydi. Devrimin, 1991’de SSCB’nin dağılmasıyla uğradığı yenilgi, eşitsizliğin daha da arttığı, savaşların ve sömürünün tüm ezilen halklara çok daha vahşice sirayet ettiği on yıllar yaşamamıza sebep oldu. Bugün, devrimin önderi Lenin’in yüzüncü ölüm yıldönümünde, sosyalizme ve daha adil bir dünya arayışına duyulan özlem tüm mazlum milletlerin ortak isyanına dönüşebilmeyi bekliyor.
Diğer taraftan, tarihin motorunu hızlandıran bir diğer deneyim, ülkemizde Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleştirilen milli kurtuluş mücadelesi ve ardından yaşanan arasız devrimler atılımıydı. Ülkemizin devrimci önderleri tarafından gerçekleştirilen büyük atılımlar, tüm dünyada mazlum milletlerin özgürlük ve bağımsızlık inancını perçinledi. Asya milletlerinin emperyalizmin boyunduruğundan kurtulup çağdaş ve bağımsız devletler ailesinin onurlu üyeleri olmalarını sağladı. Ancak, sosyalizmin küresel ölçekte geri çekilmesi, Türkiye’de Kemalist devrimin kazanımlarına karşı da ağır saldırıların yaşanmasıyla eş zamanlı gelişti. Öyle ki, yüz yıl önce hilafeti yıkan ülkemizde, devlet tarafından fonlanan, yetmezmiş gibi MEB’e bağlı devlet okullarına sokulan TÜGVA’nın hilafet bayraklarıyla yürüyüş yapmasına müsaade edildi. Açıkça anayasal bir suç olan bu gösteriye karşı tepki gösteren bir genç ise önce gözaltına alınıp ardından cezaevine gönderildi. Türkiye, 2024’ü gerici kuşatmanın tüm ülkeyi sardığı açık bir saldırı altında karşıladı.
İktidarın, “uçacağız, havalanacağız” diyerek duyurduğu “Hedef 2023” söylemi, ülkemizin gerek ekonomik gerekse de sosyal ve siyasal anlamda ciddi krizler sarmalının içerisine girmesiyle tamamlandı. Öyle görülüyor ki, 2024 yılı da en az 2023 yılı kadar zor geçecek. Krizin derinleştiği, cumhuriyetin kurumsal yapısının gün geçtikçe çökertildiği bir zamansal aralıkta, tarihin motorunu yeniden hızlandıracak, zamanın ritmini değiştirecek toplumsal hareketlere de gebe bir süreçten geçtiğimizi unutmamak ve buna hazırlıklı olmak gerekiyor. Şimdi tekil olaylar üzerinden basına yansıyan tepkilerin kitlesel ve bilinçli eylemlere dönüşebilmesi, 2024 yılının seyrini değiştirecek dönüşümlerin yaşanmasına neden olabilir. Burada, halka umut olup güven verecek, düzen dışı bir merkez inşasının ne denli gerekli olduğunu görmek ve bu merkezi yaratacak siyasal pratikleri hayata geçirmek gerekiyor.
Suudi Arabistan’da oynanması planlanan Süper Kupa maçında ve sonrasında yaşananlar, halkın Mustafa Kemal ve Cumhuriyet hassasiyetinin tüm karalamalara rağmen ne kadar yüksek olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Saray milliyetçilerine karşı gerçek yurtseverliğin, laikliğe ve cumhuriyete bağlı milli demokratik güçlerin temsiliyetinde olduğu görüldü. Halkın, emperyalizmin güdümünde olan, saraylarına gelecek para için Türk sporunu çöllere süren bu zihniyete karşı birleştiği Atatürk ve Cumhuriyet zemini, 2024 yılının mücadele zeminini oluşturmaktadır. Ülkemizin, bölgemizin ve dünyanın daha eşitlikçi ve onurlu bir geleceğe sahip olmasının yolu, Türkiye’deki yurtsever devrimcilerin bu zemin üzerinden mücadeleyi örgütleyebilmesinden geçiyor.
2024 yılını bu mücadelenin başarıya ulaştığı ve zamanın ritminin yüz yıl önce olduğu gibi yeniden hızlandığı bir yıl yapabilmek için görev başına!
Author Profile
Latest entries
- Yazarlar23/04/2024Yaşıyor mu 23 Nisan?
- Yazarlar16/04/2024Küresel sermayeye teslim olmak
- Yazarlar01/04/2024Türkiye’nin seçimi yeni başlıyor
- Yazarlar27/03/2024Parti ve teori