Ülkemiz için 31 Mart seçimleri, boyutlarını gelecek günlerde daha net göreceğimiz bir dönüm noktası olmuştur. AKP’nin, neredeyse çeyrek yüzyıllık büyüsü bozulmuş, bir şekilde kazanacağı algısı yerle bir olmuş, muhalefetin siyasetsizliği ve beceriksizliğinden de güç alan mecburiyet duygusu ortadan kalkmıştır. Sırf bu niteliğiyle bile seçim sonuçları olumludur, işçi sınıfının ve halkın lehinedir.
Şimdi AKP sözcüleri hep bir ağızdan bu seçime tepki oylarının damga vurduğunu söyleyerek seçim sonuçlarını önemsizleştirme yarışına girdiler. İma edilen, tepki oylarının ilk fırsatta asli yerine yani AKP’ye geri döneceğidir.
Oysa tepki oyu diyerek aslında AKP destekçisi olduğu iddia edilen seçmen kitlesi, 2002’den başlayarak AKP’ye mahkum edilen, şu ya da bu yolla AKP dışı seçeneklerden uzak tutulan seçmen kitlesi idi. AKP’nin iktidara geldiği seçimlerde onu birinciliğe taşıyan da zaten tepki oyları idi. Önceki koalisyon partilerinin yol açtığı yıkımın ardından, Bahçeli eliyle erken seçime götürülen Türkiye’nin en seçeneksiz anında, AKP’yi piyasaya sürdüler. AKP’nin başarısı, o dönemde arkasına aldığı tepkiyi akacağı bir kanal bırakmadan kendi havuzunda tutabilmek olmuştur.
AKP 2002 seçimlerinin ardından ilk olarak Uzanlar’ı hedef aldı. Uzanlar başka sermaye gruplarından daha suçlu olduğu için değil ancak kontrol edilmesi güç, ayarsız ve ihtiraslı bir odak oldukları için tasfiye edildi. 2002 seçimlerinde tepki oylarının toplandığı ikinci havuz böylece ortadan kaldırılmış oldu. 2007’de ANAP-DYP ittifakı Mehmet Ağar marifetiyle bozularak olası bir merkez sağ alternatifin soluğunu kestiler. Zaten takip eden süreçte Erkan Mumcu AKP’ye katıldı, Mehmet Ağar ise AKP rızası dahilinde bir konuma yerleşti. Sağda sivrilen Numan Kurtulmuş ve Süleyman Soylu gibi isimler de duygusal yollarla AKP içinde soğuruldu.
AKP açısından temel (ve hiç de özel bir buluş olmayan) seçim stratejisi, CHP’yi karşısına alarak toplumu ikisinden birini seçmeye zorlamaktı. Çünkü liberallerin çok sevdiği bir iddiaya göre Türkiye toplumunun %60-70’i sağcıdır ve her koşulda sağ partilere oy verir. Bu iddiayı CHP’deki liberaller de benimsediğinden, Kılıçdaroğlu döneminde sürekli sağla birleşerek ya da merkez sağ bir partiye dönüşerek seçim kazanmaya çalıştılar. Bu çizgi, son yerel seçimde oyu %0.3 civarında tescil edilen Deva, Gelecek gibi particiklere meclis grubu hediye etmeye kadar vardı. Daha önce İyi Parti’yi seçim sathında tutan da yine CHP merkezi idi.
2023 seçimlerinden sonra Millet İttifakı’nın parçalanması CHP’yi, yöneticilerine rağmen tek başına seçime girmek zorunda bıraktı. Özgür Özel’in de Akşener’i ittifaka razı etmeye çalıştığını, fellik fellik öpecek el aradığını hatırda tutmak gerekir. Bir takım sağcılarla el ele vermeden seçim kazanılamayacağına o kadar inanmışlardı ki, dünkü seçim sonuçlarına en çok CHP yöneticileri şaşırdılar.
2024’te AKP, tarihinin en büyük bozgununa uğramıştır ve daha büyük bozgunların yolu açılmıştır. Bu sonuç, CHP önderliğinin kıvraklığından çok hatta onlara rağmen, halkın artık AKP yağmasına ve saldırılarına tahammülünün kalmamasının sonucudur.
2022 rakamları ile, yap işlet devret projelerine 153 milyar dolar gelir garantisi veren hazine, emeklilerine ekmek alacak para bulamıyor. Bu hükümet nüfusun %90’ını yoksulluk, %56’sını açlık sınırın altında gelirle yaşamaya zorluyor. Siz bu halkın ömrübillah, “biz simit satalım yeter ki AKP’li siyasetçiler 300’er 500’er mülk edinsin” diyeceğine nasıl güvendiniz?
Devlet okullarının %16’sı zaten imam hatip lisesine dönüştürüldü. Geri kalanını da tarikatların staj alanına çevirip Milli Eğitim Bakanı ağzından tarikatlarla protokollere devam edileceği, çünkü onların çocukların dağa çıkmasını engellediği ilan ediliyor. Bu arada CHP zekasıyla meclise girmiş Deva/Gelecek gibi partilerin de desteğiyle, zaten bakkal defterinden hallice olan anayasanın bir kere daha değiştirilmesi ve kurucu ilkeleri tümden kaldırmak gündeme getiriliyor. Siz bu halkın “biz sağcıyız o yüzden el mecbur bunların söylediği her şeyi destekleyeceğiz” diyeceğine nasıl bu kadar inandınız?
Halbuki güzel bir plan gibi görülüyordu. İYİP, ZP ve DEM eliyle muhalefet oylarının küçük parçalara ayrılması ve bir kez daha seçeneksiz bırakılmış seçmenin tekrar AKP’yi tasdik etmesi umulmuştu. Eh neye niyet neye kısmet.
İYİP son seçimine katıldı ve sahneden tamamen çekileceği kısa bir aranın ardından arkasında hatırlamaya değer hiçbir şey bırakmayacak. Göçmenlerin geri gönderilmesi dışında bir siyasi argümanı bulunmayan ZP’nin, 25 yaş üstü seçmende bir karşılık bulmadığı açığa çıktı. DEM açısından ise daha can sıkıcı bir durum var. Leyla Zana’dan Ahmet Türk’e kadar pek çok siyasetçi Kürt seçmenin DEM’e oy vermesi çağrısında bulunsa da, özellikle ülkenin batısındaki Kürt seçmenin kendi inisiyatifiyle davranabildiği, Kürt seçmenlerin oyunun DEM’e zimmetli olmadığı da açığa çıkmıştır. Meral Danış Beştaş bir oy üzerinde hak iddia edecekse o oyun %2.1 civarında bir büyüklüğü olduğunu hatırda tutmalıdır.
Balıkesir’den Burdur’a kadar Güney Marmara ve İç Ege’nin seçmeni, AKP ve MHP’yi eşekten düşmüşe çevirdi. Amasya ve Kastamonu, ki bu iller AKP ve MHP’nin ortak aday çıkarmaya bile tenezzül etmediği illerdir, bu partileri kapının önüne koydu. Adıyaman’da tüm deprem yardımlarının Menzil tarikatına aktarılmasına katlanamayan halk önceki seçimde %53 ile belediye verdiği AKP’yi şimdi 22 puan farkla uğurluyor. Ankara merkezinin Sincan ve Altındağ dışındaki hiçbir ilçesi artık AKP/MHP tarafından yönetilmiyor. Beyoğlu’ndan Tuzla’ya kadar yer yarılsa yine de AKP’de kalacağı sanılan ilçeler artık sarı renkte değil. Zira halkın sabrının bir sonu var.
Haritadan yeterince anlaşılmıyor olabilir, Türkiye nüfusunun %60’ı artık CHP belediyelerinin yönettiği şehirlerde yaşıyor, AKP’nin yönettiği illerdeki nüfus ise sadece %24.
Türkiye’nin siyasi statükosu artık kırılgandır, halkın müdahalesine ve devrimci çıkışlara daha açıktır. Hiçbir siyasal kuvvet canı ne isterse yapabileceği özgüvenine sahip değildir. Türkiye’nin, 5-10 semirtilmiş şirket ve bu ağın etrafında beslenmiş “seçkinler”in çıkarları için boynunu kasabın bıçağına uzatmayacağı görülmüştür. İşe buradan başlanacaktır.
Author Profile
Latest entries
- ana manşet04/10/2024İngiliz gazetesinden çarpıcı savaş iddiası: Listede Türkiye de var
- ana manşet04/10/2024Ahmet Davutoğlu, PYD’ye Esad’a karşı ayaklanın size özerklik verelim demiş
- ana manşet03/10/2024KYK yurtlarına yemek hizmeti veren AKP’linin firmasının yemeklerinden domuz eti çıktı
- ana manşet03/10/2024Moskova’dan ‘Türkiye’nin BRICS üyeliği’ ile ilgili açıklama