(Var)- olmak ve olmak= olmakta olan
Das Werden –Olmak, geniş zamanın hareketi gelecek zamanın genişliğinde olan ve olmayanın bütünlüğünde direkt bir ilişki içinde oluşan kendini oluşturan ve ama aynı zamanda kendini rafa kaldıran bir öznenin olma hali olarak Sein ve Nichts – Olmak ve Hiçlik ve olanın olmak içinde çözülen bir hiçliğin sonucu olarak, kendinde yenisini var eden, bir süreklilik içinde devam eden diyalektik mantığın en temel sürecini anlatır. Bu diyalektik mantık, Hegel’in diyalektik mantığıdır. Werden ve Sein bir birlik oluşturur. Olmak ve olmakta olanın içinde bir transformasyon oluşmaktadır.
Değişim –transformasyon temelin en temel özelliğidir. Kafada oluşturamadığınız değişim, amaçsız ve gayesiz olur ki buda hiçliğin en temel alanına hitap eder.
Değişim sadece bilgi alarak elde edemezsiniz; arzulanan davranış ve karakteristik özelliklerinin değişimi de bu bağlamda temel bir talep olarak ulaşılması gerekeni yapmaktır. Sein ve Werden; Olmak ve Olmakta Olanın olabilmesine insani müdahalenin yapılması kaçınılmazdır. Yani devrimler, yenilikler ve hareketler kendiliğinden oluşmaz. Nedensellik ve zorunluluk insan davranış ve söylemlerini hem etkiler ve hem de yeni bir forma sokar.
Elde edilen bilgi değişime yararlı hele getirilerek kullanılır. Bilgi ve yeni düşünce diyalektik mantığın bütünlüğünde olmakta olanın içinde ve sürecinde olan insan ve toplumun davranışları değişime uğrayarak yeni bir zeminin oluşumuna hizmet eder.
Sein burda olmak derken eksiste eden değil, daha çok nitelikli olma halinin en vurgulayıcı ve belirleyici özelliğini taşıyan varlık olarak karşımıza çıkar. Bir bakıma Sein belirleyici bir var olmaktır esasen ve Werden ise geniş zamanın içselliğinde var olanın olma halidir. Olmak ve Var olmak bir bütündür o aynı zamanda var olurken bir hiçliğin içinden çıkan yeni bir var olanın olma halidir.
Var olanın niteliğinde ve biçiminde nesnenin özelliğinin belirlenmesi meselesidir aslında.
Sein bu bağlamda Aristo mantığında şöyle bit belirlemeye takabül eder: Sein = Var olmak spesifisik bir disipline aittir. Bu temeldir.Aytıca Ontolojik olgunun temel özelliğini oluşturur,; bu betimleme içinde Sein –Var Olmak, Nitelik ve aldığı yer ve mana açısından metafiziksel refleksiyonun rotasını çizendir.
Parminides’in dediği gibi Olmak anda anın Varlık göstergesidir ,var olmak; olmaktır. Olmamak ise, olmamaktır veya var olmamaktır. Aristo bu izahı derinleştirmek ister ve şu sonuca varır: “…bir bilim vardır ki, var olanı var olanın varlığı olarak betimlemek durumundadır. Bu özelliğin kendi içkinliğinde oluşan diğeri olan ilintisini /ilişkisini tariflerken var olanın özelliğini yani metafiziksel temelin oluşumunu sağlayan bir özelliğin esasını oluşturur.
İnsan olmak olanın içinde gelişen veya bazen gerileyen bir varlık olarak Werden= Olmakta olan ve Olmak kategorisinde değerlendirmek gerekir. Olmakta olanın ontolojik hali, esasında değişen ve bazen bir Hiç olan, düşen ve kalkan, dönüşen ama nitelikte arıza çıkaran ve bazen muhteşem sonuçlar alan insan, bitmiş, var olmuş, oluşmuş diyemeyiz dolaysıyla. İnsan olmuş değil, o olan ve büyüyen yada kendine yenilikler katan, olan bir varlık kategorisindedir.
Anlıyoruz ki insan sadece canlı bir varlık olmaktan çok o merak eden, umutlanan, hülyalarıyla ve hayalleri ile yer kürenin efsanevi bir varlığıdır. O efsane yaratmaktan kendini alı koyamayandır. Efsaneleri ile yaşayan, bir bakıma metafiziksel varlığını da ispatlamaktadır, ancak kendinde bulduğu istenç ve iradesini kullandığında, büyük değişimlere ve devrimlere de imza atabilmektedir.
Author Profile
Latest entries
- ana manşet03/10/2024Depresyon ve etkilerinin sonucu, sosyo-kültürel ve eko-nomik-lojik yaşamsal bozukluk – bağın dağılmasıdır-2
- ana manşet26/09/2024Depresyon ve etkilerinin sonucu, sosyo-kültürel ve eko-nomik-lojik yaşamsal bozukluk – bağın dağılmasıdır
- ana manşet19/09/2024Sermayenin hegemonik niteliği ile saf öznenin eleştirisi
- ana manşet12/09/2024Yaşam-ın-dan koparılan çocuk
Şükrü bey, çok yararlı şeyler yazdığından hiç kimsenin kuşkusu yoktur, ancak her yazını okurken bazı kelimelerin anlamını çıkarmak için sözlüğe başvurmak zorunluluğu ( en azından ben) doğuyor, bu durumda bilginden yeterlice yararlanamıyoruz, Bilgin elimizde bir eylem klavuzuna dönüşmüyor, bu durumda fikri çabanın büyük bir kısmı boşa gittiği gibi bizde de büyük kayba yol açıyor. örn; bugünkü yazında Das Werden kelimesinin anlamına baktım, birden fazla tarifi yapılmakla beraber tanımlardan bir tanesi KÖRLÜK VE GÖREMEZLİK hali olarak karşıma çıktı, sanıyorum kast ettiğinde budur gene Sein ve Nichts kelimelerinin anlamına baktım; bir durumdan başka bir duruma geçmek olarak açıklanıyor, sonunda umutsuz bir durumda yazdığınızı ya yanlış anlıyorum veya anlayamıyorum, sonucuna varıyorum, bir kısım küçük değerlendirmemi de facede değerlendiriyorum, sonra anladım ki; sizin kast ettiğiniz başka şey, benim değerlendirdiğim şeyin başka bir şey olduğunun farkına varıp mahçup oluyorum, özetle sen biraz teorini köylüleştir, Biz ( kastettiğim kendim) biraz köy ideolojisinden kurtularak birbirimizi zahmetsiz anlamaya çalışalım, sana yetişmemiz buna bağlı unutma
Yorum yaptım, yaptığım yorumu okuyamıyorum