İnsan, insan olma kavgasını veriyor.
Vahşi sistem, insanın insanlaşmış doğasını yerle yeksan etse de…
Belki yeterli olmasa da sayıca yine de tarihin akışında bir nesne değil özne olmanın mücadelesini veriyor…
Doğayla barış içinde olmak yerine onu bitirmek ve yenmek istercesine egemenlik yarışında olan, birbiri üzerinde tahakküm kurmaya çalışan, sömürü yarışındaki sisteme ve onun insanına karşı bir mücadele…
Diyalektiğin yazılı olmayan işleyişi sürüyor…
İleri olan geriliyor, geri olan ilerliyor…
Aynı tonda belli bir çizgide ve hızda ilerleme mümkün mü?
Yani sürekli ilerleme ya da sürekli gerileme?..
Bazen iki adım ileri, bir adım geri…
İnsanın tarihin öznesi olma ısrarı ve pratiği içinde değişmesi ve değiştirmesi, değiştirirken de yine değişmesi… Bu değil midir hareket noktası?
Maddeye, yaşama, akışa müdahale…
Bütün bu müdahaleleri yaparken ortak bir hedef doğrultusunda aynı program ve fikir etrafında daha güçlü, daha bilinçli ve birlik halinde olma isteği…
“Ben”i “biz” yapma ve yarının güzel dünyasını kurma yolunda bir denemenin adı “birlik”.
Her deneme bir deneyim, bir birikim!
Başarısızlık ile sonuçlandı ise eksiği, hatası, fazlası düşünülüp, analiz edilir. Sonra da yola devam edilir. Daha iyisini yaratmak için özü bozmadan yürünür.
Yol zor ve uzun, yol bir…
Yöntemler ve taktikler ise binbir…
Gün, düşünüp tartışıp değerlendirme yapma ve yola revan olma günü. Ele ele omuz omuza verme, teori ve pratikte bir olma zamanı.
Evet, önce insan. Önce insanlık…
Kolay gelsin kardaşlar kolay gelsin sizlere. İnsanın kendisine ve doğaya yabancılaşma sarmalına ‘dur’ deme ve yeniyi adım adım örme sevdasında hepinize…
Author Profile
Latest entries
- Uncategorized08/05/2024Türk halkı gerici mi?
- Serbest Kürsü02/04/2024Seçim sonuçlarına başka pencereden bakış
- Serbest Kürsü28/03/2024Hasan Bayık’ın ardından…
- Serbest Kürsü25/03/2024Dinden imandan çıkmak