(Would you please tell me; What is Postmodernism?)
Özellikle son yıllarda ve çeyrek yüzyılımızda yaşanan ve yaşanmakta olan olaylar ve vakalar kültür, sanat ve felsefe dergilerinden ekranlara yansıyan rüküş magandaların sohbet ve eğlence dünyalarına girmiş olan postmodernizm bir veba salgını gibi hayatımızın her hal ve durumuna girmiş durumda.
Peki nedir bu salgının ismi ? Postmodernizm Yeni bir toplum ve sosyolojik kuram mı? Kaosun ulaştığı nokta, gözlemlediğim ölçüde, kavram kaosunu da içermektedir. Kavram kaosu bir yaklaşım tutumunda krize yol açıyor. Yaklaşım kaosu; bir bakıma kimin ne zaman ne yapacağını kestirememeniz gibi; sanki şüphesel düşüncenin başındayız yada şüphe etmeden hislere verdiğimiz önemden ötürü metafiziksel davranış yani gerçeğin nesnesine yönelik düşünce ve akıl yürütmek yerine salt sezgisel ve hissi tutum içinde olan insan, yaklaşımlarından ötürü kendini de yadsıdığının farkında değil bile. Yadsıma kendini ruhsal olarak tanıyamama ve içsellik doğuran duygulanımları reddederek, yaklaşım ve prensiplerinde kaosa ve krize girmektedir. İnsanın şu dönemlerde edindiği en önemli aracın istismarın örneği olarak eleştiride yüksek performansa sahip oluşudur. Bu bir maceramı yoksa özgürlük düşkünü olan insanın hali mi? Bir kaosun serbestliğinde oluşan bu özgürlük biçimi demokrasinin kural dışı bir olguya dönüşmesine yol açarken, onu işlevsiz kılıyor. Kaçınılmaz ve dayanılmaz hafifliğin örneği olarak insanın demokrasi dışı ve hukuk içinde kalamayışı onu narsist ve kibirli yapıyor. “Her şeyi yaparım ve her şeyi söylerim ben” tutum ve yaklaşımı kaotik insanın kaotik davranışlarındaki bozukluğu tarif eder. Kaotik kapitalist ve vahşi insanın oluşumunu kolaylaştıran bu sistem insanı suça itebilmede oldukça yeti sahibi.
Bu kadar kaosu insanın göğüslemesini düşünmek zırvalık artık, çünkü cinayetler mafyokratik ve nepotist güçlerin yan yana geldiği bir sistem kaotik olmak zorundadır. Bu bireyin varlık olabilme meselesinde belirsizlik ve öngörüsüzlük var ise, postmodernizm Derrida’ya göre ikili karşıtlıklar oyunu olarak görülebilir mi? Belirsizlikler imalar diyarını üretirken, insan, imalı olan bir varlığa mı dönüşüyor. İnsanlaşma durdu mu? Eğer insanlaşma durduysa, insan belirsiz bir varlık olarak güven yetimi- sadece kendi için değil, ötekine ve yanı başında olana olan güven yetimi sonucu nasıl yaşayabilir?
İlk kez 1934 de İspanya da “İspanyol ve Latin Amerika şiirleri Antolojisi” ve 1938 de “ A Study Of History” adlı eserde-Toynbee tarafından kullanılmış olan Postmodernizm kavramı Faşisf Farnko dönemine ilişkin başlayan umutsuzluğun adı olarak konulan nihilist akımın etkisi çok büyük. İç savaş ve Nazizmin etkisel gücü, insanda var olan dayanışmacı ruhu iğdiş ederek, güncelde, hali hazırda var olan insanın yaklaşım sorunlarını pek iyi analize etmiştir. Bazı temel değerlerin ve insanlığın sosyalizme olan inancını kıran Hitler’in insanlığa olan ruhsal katliamının anti-komünizme dönüşmesi, bugünkü insanın ruh halini ve aymazlığını pek iyi göstermektedir. Hitler ve onu izleyen ve onun zemininde yükselen sağ hareket ve aşırı sağ ideolojik olarak komünizme karşı olan savaşlarında ortay koydukları alternatif siyasi hareket bu arenada Sosyal demokrasi olmuştur. Sosyal demokrasi hep var edildi ve daha da var olacak gibi. Kapitalizmin incisi sosyal demokrasi yenilmez, yutulmaz bir nesnel olgu olarak, postmodernist yaklaşımın içine sığınarak- sığınmacı olarak karşı devrimin saflarına geçerek Kemalist devrimin esaslarına da sırtını çevirmiş durumda.
Umut bu dönem için geçerli bir kavram: belirsizliği ve sürekli olan imalı tümceler etrafında olmak yerine net ve belirli, imasız ve açık toplum ve Marksist tutumun yaklaşımı ile, Kemalist devrim çizgisinde kalarak ancak, kurtuluş manifestosunu oluşturabilirsiniz.
Zira modernist direnişin öncü isimlerinden ünlü Alman filozofu ve soyolog Habermas, direnişin merkezine oturtulabilir. Yaşamın nasıl olması gerektiği hakkında çeşitli model ve yaklaşımlar varken, postmodernizm sistematik yaklaşımlardan epeyce uzaktır. Modelden çok yaşanılan ve yaşanan durumu betimlemek olarak değerlendirmek aslında hafif bir içerik arz etse de, bu akımın yaklaşımlarında ki kaotik durum, insanlık için, sınırsız olan şeylerin, yaşanamaz hale gelir gerçeğini vurgulamak isterim.
Şimdilerde anlıyoruz ki insanın bu son halleri akıl yürütmede tembel ve aklın sonu gibi bir duygulanım bozukluğuna tekabül eden nihilist durum, onun her an her durumda ne yapacağını kestirememek gibi ansal ve dönemsel süreklilik gösteren bir krize girdiğimizi göstermektedir. Bu olgu ‘toplumsalın sonu’ gibi görünse de, insanlık yaşamak ve insanlaşma devam edecekse, kaotik yaklaşımlarını gözden geçirmek zorundadır.
Bundan bir çıkış vardır elbette, ancak bu, Kemalist/Marksist devrimci çözüm ve çözümlemelerle mümkündür.
Author Profile
Latest entries
- ana manşet03/10/2024Depresyon ve etkilerinin sonucu, sosyo-kültürel ve eko-nomik-lojik yaşamsal bozukluk – bağın dağılmasıdır-2
- ana manşet26/09/2024Depresyon ve etkilerinin sonucu, sosyo-kültürel ve eko-nomik-lojik yaşamsal bozukluk – bağın dağılmasıdır
- ana manşet19/09/2024Sermayenin hegemonik niteliği ile saf öznenin eleştirisi
- ana manşet12/09/2024Yaşam-ın-dan koparılan çocuk