Benim için televizyon çağı 1974 Dünya Kupası’yla başladı. TV’de izlediğim bir sonraki büyük spor düzenlemesi 1976 Montreal olimpiyatlarıydı.
Sovyetler Birliği kültünün alabildiğine etkili olduğu yıllarda Ukrayna adı şaşırtmıştı. Oysa Ukrayna Sovyetler Birliği’ni Rusya ve Belarus’la birlikte kuran üçlüden biriydi.
Montreal olimpiyatları ırkçı Güney Afrika’yla spor ilişkisi kuran Yeniz Zelanda’nın oyunlara alınmaması isteğinin IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) tarafından göz ardı edilmesi sonrasında Afrika ülkelerinin boykotuna sahne olmuştu.
Kanada’daki Ukrayna kökenlilerin Sovyetler Birliği’ni kınayan eylemleri olimpiyatlarda iz bırakan bir başka gelişmeydi.
Ukraynalıların hem açılış törenlerindeki hem de Sovyetler Birliği-Doğu Almanya futbol maçındaki gösterisi belleklere işlendi.
Ukrayna adıyla böylelikle tanıştım.
Ukrayna sözcük anlamıyla “kenar, uç, kıyı ülke” demek.
Elbette Rusya’ya göre.
Rus devlet geleneği öteden beri Ukrayna’yı anavatan topraklarını saldırılardan koruma amaçlı bir tampon olarak algılamış.
Rusya’nın tamponu Avrupa’nın “ekmek sepeti”ydi. Bereketli ovalarında üretilen ve Ukrayna bayrağına sarı rengini veren tahıl Avrupa’yı beslerken Ukrayna’ya kazandıran değerdi.
Kültürüyle, diliyle, yaşam biçimiyle Rusya’ya eşdeğer bu ülkeyi 2019 yılında görme fırsatım oldu.
O zaman da Dinyeper’in doğusuna geçmek olanaksız değilse de yeterince güvenli sayılmadığı için “Büyük” Ukrayna turumuz Dinyeper’in batısıyla sınırlı kalmıştı.
Dinyeper batısındaki batıyla doğu arasında bile çıplak gözle fark edilebilen farklar gözlemlediğimizi anımsıyorum.
O tarihte çikolata fabrikatörü Poroşenko Ukrayna devlet başkanlığı koltuğunda oturmakta olan kişiydi.
Zelenski adının anıldığını bile anımsamıyorum.
Çok kısa süre içinde kestirilmesi olanaksız oy oranıyla seçilen değil seçtirilen bugünkü başkan Zelenski farkında mıydı bilinmez ama seçtirilen olmanın bedelini elbette ödeyecekti.
İktidarının başında Minsk antlaşmalarının gereğini yapma yönünde eğilim gösteren Zelenski Neo Nazi grupların sert çıkışı sonrasında çark edip emperyal piyon olmanın kaçınılmazlığıyla başbaşa kaldı.
Günümüze gelirsek!
Ukrayna’nın Batı emperyalizmi adına giriştiği serüven ağır yenilgiyle sonuçlanma yolundadır. Bu kişisel görüşüm olmaktan çok Ukrayna’yı bu ateşe atanların ağzından doğrulanabilecek gerçektir.
Ukrayna’yla yarım yüzyıl önce tanıştım.
Çok değil 5 yıl önce bu güzel ülkeyi yakından tanıdım.
Bugün gelinen noktada Ukrayna’nın başkaları adına giriştiği serüvenden yenilgiyle çıkması olasılığı oldukça artmış durumda.
Çok uzak olmayan gelecekte Ukrayna haritasının değişmesi kaçınılmaz gibi.
Kıssadan hisse!
Tarih bilincinden yoksun ve kendilerini seçtirenlerin tutsağı olmuş yöneticilerin bir ulusu ve ülkeyi sürüklediği felakete tanıklık etti tüm dünya.
Bu arada, Cenevre’de Rusya olmaksızın barışın konuşulacağına ilişkin tiyatroya eşdeğer etkinlikten söz ediliyor.
Sonuna yaklaşılan savaşta Ukrayna’nın Kırım konusunda en küçük şansının olmadığı açıktır.
Dinyeper’in doğusundaki Rus konumlanması konusunda öncekine dönüş olasılığı da düşüktür.
Cenevre’deki tiyatronun sonuç vermesi bir yana kurulması olası gerçek masaya Batı’daki hak kargalarının(*) oturması kimseleri şaşırtmamalı.
Polonya’nın tarihin derinliklerinden gelen Batı Ukrayna tutkusu bilinmeyen durum değildir. Kaynaklar tarandığında Polonya’nın yalnız olmadığı Macaristan, Slovakya ve Romanya’nın da Batı Ukrayna’dan parça kopartma istekleri gündeme gelirse şaşırmamak gerekir.
Düşenin dostu olmaz!
Ukrayna, emperyalizmin kullan at türünden ateşe attığı piyon olarak daha kötüsünü yaşayabilir.
(*) Hak kargası : Hak yiyen anlamında deyim
Author Profile
Latest entries
- ana manşet06/10/2024Sinagog korumak
- ana manşet02/10/2024Savaşı kim kazanır?
- ana manşet26/09/2024Dil bayramlarımız
- ana manşet19/09/2024Hizbullahın başına gelen