Türkiye Cumhuriyeti 100. Yaşını jeolojik, ekonomik, demografik ve toplumsal ahlâk bozgunuyla karşıladı. Kanla, canla kurulmuş bir ülkenin 100. Yaş gibi özel bir zamanı böyle karşılaması köklerine bağlı milyonları üzmekle kalmadı. Moral yıkıma da neden oldu.
Geçen yılki Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimi’nde alınan sonuçlar karamsarlığın derinleşmesine yol açmanın yanı sıra Türkiye’de iktidarın değiştirilemeyeceği düşüncesinin belirginleşmesine de neden oldu.
31 Mart yerel seçimlerinden sonra ortaya çıkan tablo umut vericidir.
Cumhuriyet döneminin beşte birine denk düşen zaman aralığında iktidarda olan AKP ve bağlaşıklarının cumhuriyete verdikleri zarar kitaplara sığacak çokluktadır.
Güç sarhoşluğuyla her geçen gün Cumhuriyet’e ve onun çağdaş yaşam düzenine, laikliğe ve aydınlık yüzüne farklı cephelerden savaş açan iktidara dur deme bilgeliği gösterdi Türk milleti.
Afyonkarahisar, Kütahya, Kastamonu, Manisa, Adıyaman…
Adları anılan kentlerimizde iktidar bloku dışındaki bir partinin değil başkanlık kazanmak varlık göstermesi bile sevindirici bulunurdu.
Cumhuriyet hiçbir şey değilse bile “kadın devrimi”dir saptamasına uyan bir tablo var karşımızda.
Pırıl pırıl, gülen aydınlık yüzler Cumhuriyetin ikinci yüzyılında kadın devrimini olanca varlığıyla önümüze koymuştur.
Yirmi iki yaşında bir genç kızımızın yaşadığı yerde belediye başkanı olmayı aklına getirmesi, yetinmeyip aday olması ve seçilmesi Cumhuriyetin kadın devriminin ete kemiğe bürünmüş hali sayılmalıdır.
31 Mart başarısını belediyecilikle taçlandırmak önde gelen görev olarak duruyor karşımızda.
Bir şekilde uykuya yatsa da yeniden güçlenmeye hazır bir sağ-sığ cevher olduğu hiç unutulmamalı.
Belediye seçimlerinde sağlanan utkunun belediye yönetimlerinde gösterilecek başarıyla sağlama alınmasında yarar var.
Bunu yapmak çok da zor sayılmaz.
Bilindiği gibi savurganlıkla, göz boyamayla ve elbette yolsuzlukla bütünleşmiş AKP belediyeciliğini aşmak bu olumsuzluklardan uzak durmakla bile başarılabilecek hedeftir.
İçinde bulunduğumuz ekonomik bozgun ortamında toplumcu belediyecilik uygulamalarının sürmesinin yanı sıra büyükşehir belediyelerinin kırsaldaki tarım ve hayvancılık uygulamalarını desteklemeyi sürdürmesi iktidarın yıkıma uğrattığı bu alanı ayağa kaldırma bakımından önem taşıyacaktır.
Sınır tanımaz Cumhuriyet yıkıcısı iktidara sandıkta verilen ders son derece önemlidir.
Sınav şimdi başlamaktadır. Bu sınavda başarısızlığa yer olmamalıdır.
Altılı masanın kırık bacaklarıyla uğraşmanın gereği olmadığı da anlaşılmıştır.
Altılı masanın kırık bacaklarının hak ettiği yer bundan böyle siyaset mezarlığı olmalıdır.
Çok değil 1 yıl önce Cumhurbaşkanlığına yaraştırdıklarının karşısına aday çıkartma ilkesizliği de sorgulanmayı hak etmiştir.
Seçim sonuçlarının ekonomiden siyasete yargıdan güvenliğe sağlıktan yerleşime kültür ve sanattan spora bir dizi alanda derlenip toparlanma yolunu açması beklentisiyle.
Oylarımız artmıyor düşüncesiyle etnikçilikten dinciliğe geniş yelpazede yer alan olumsuz odaklara mavi boncuk dağıtma hevesinin de sonlanmış olması gerekir.
Herkes kendisi olmalı!
Kurtuluş kuruluştadır.
Author Profile
Latest entries
- ana manşet02/10/2024Savaşı kim kazanır?
- ana manşet26/09/2024Dil bayramlarımız
- ana manşet19/09/2024Hizbullahın başına gelen
- ana manşet10/09/2024Cumhuriyetin feodaliteyle sınavı