Kahramanmaraş merkezli, 11 ilimizde büyük yıkıma neden olan 7,7’lik depremin üzerinden henüz 10 ay geçmişken, deprem gerçeği Marmara denizi merkezli 5,1 büyüklüğündeki sarsıntı ile kendini hatırlattı.
Dün gerçekleşen depremle birlikte İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları, enflasyon oranı, yerel seçimler gibi diğer konular bir anda unutuldu ve gün boyu İstanbul depremi konuşuldu.
İstanbul başta olmak üzere Marmara bölgesinin genelinde hissedilen depremin İstanbul’da iki Bursa’da binada çatlağa yol açtığı ve iki vatandaşın yaralandığı bilgisini İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya paylaştı.
Deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, kamuoyunda “kentsel dönüşüm yasası” olarak yankı bulan torba yasaya “Bizler de bir kenti depreme hazırlamak için önce yasa çıkarılması gerektiğini söyledik. Ancak keşke söylemeseydik. Böyle bir yasayla kenti yönetemezsiniz. Bu şartlarda İstanbul’da dönüşüm olamaz. Deprem odaklı kentsel dönüşüm yapıldığına inanmıyorum. Bugün yaptığımız dönüşümde rant pazarlıkları yapılıyor. Deprem de bahane ediliyor” diyerek tepki gösterdi.
Deprem kuşağındayız. Deprem önlenemez ama bilimi rehber edinerek alınacak tedbirlerle hasarlar en aza indirilebilir ve can kayıpları önlenebilir. Türkiye’nin sadece lükse ve israfa harcanan kaynakları bile, Depremden korunmak için yapılacak harcamaları fazlasıyla karşılamaya yeter.
5,1’lik sarsıntı bilim insanları tarafından sürekli dile getirilen İstanbul depremi için Türkiye’ye yapılmış olan son uyarıdır.
İstanbul’da meydana gelebilecek büyük bir depremin yol açacağı can kaybı ve hasar, şimdiye kadar yaşadığımız hiçbir felaketle kıyaslanamaz. Yıllardır rant uğruna yağmalanan yeşil alanlar, yapılaşmaya açılan deprem toplanma alanları, merkezinde 5,1 olan sarsıntı ile bile çatlayan binaların varlığı; Türkiye’yi bekleyen büyük felaketin boyutlarını göstermeye yeter.
İstanbul’un ve Türkiye’nin geleceği küçük siyasi hesaplara kurban edilemez!
Deprem değil; denetimsiz, rant gözetilerek inşa edilen yapılaşma öldürür.