Yazıya konu kişi de bir subay. Milli Mücadele başlar başlamaz Ankara’nın yolunu tutanlardan.
Bir elinde silah diğerinde fotoğraf makinesi.
Kafkas cephesinden İstanbul’a döndüğünde biraz da işsizlikten ve can sıkıtısından edinmiş olduğu fotoğraf makinesi Atatürk’ün yanı başında olmasını sağlar.
Diğer yandan da milli mücadeleyi hemen her aşamasında ve özellikle de Büyük Taarruz sırasında ölümsüzleştirmesine fırsat verir.
26 Ağustos’ta Büyük Taarruz buyruğunu vermezden hemen önce Mustafa Kemal Paşa’yı anıtlaştıran karesi en çok bilinen, ikonik fotoğraf olarak tarihteki yerini almıştır.
Bu fotoğrafa ilişkin Falih Rıfkı’nın yorumunu anımsamakta yarar var.
“Çoğumuzun aklının durduğu o anlarda Mustafa Kemal İzmir’e, İstanbul’a ve Edirne’ye doğru yürüyüşüne başlamıştır.”
Fotoğrafa sırtına yüklenen ağır sorumluluğun izi yansımıştır hiç kuşkusuz.
Falih Rıfkı’ya göre bir milletin kurtuluş tutkusunu yansıtan bir başka anıt daha aransa bulunamaz.
Etem Tem deklanşöre basmazdan önce Paşa’nın “Haydi bakalım Hacıanesti” diye söylendiğine tanık olur.
İlk duyuşta anlamsız gibi görünen bu söz, aylar önce cepheye gelen Hacıanesti’nin Mustafa Kemal’i soranlara “ben öyle birisine rastlamadım” alaycılığına göndermedir.
Kimilerinin Türk ordusunun dwğil İzmir’e varışına için cephe hattının yarılması için bile 6 ay süre biçtiğini anımsayarak ordunun 2 Eylül’de Uşak’ta olduğunu belirtelim. Türkler Kocatape’den Uşak’a 1 haftada gelmişlerdir.
Kültleşen fotoğraf onu çeken fotoğrafçı subay Etem Tem tarafından Uşak’ta tab edilir.
Tutsak edilen Yunan komutan Trikopis Paşa’nın huzuruna getirilmeden önce görür Mustafa Kemal bu anıtlaşmış kareyi. Çok beğenir. Bundan ben de isterim diyerek vurgulamış olur beğenisini.
Etem Tem elindeki makaraları ordunun kurtardığı İzmir’de yıkatmayı tasarlar. Bir Rum fotoğrafçıya bırakılan makaralar İzmir yangınında kül olunca elde kala kala bu ikonik kare kalır.
Bu eşsiz kare pek çok evin, işyerinin ve ortamın duvarını süsler zaman içinde.
Belleğim yanıltmıyorsa, çocukluğumun 2.5 TL’lik metal parasının tura yüzünde de bu ikonik karenin yer aldığını anımsıyorum.
Etem Tem, Mustafa Kemal’i son olarak 1938 yılının başında eşiyle yemek yediği Park Otel’de görür. Atatürk bir toplulukla birlikte bulunduğu burada Etem Tem’i hemen anımsar. Yanına gelerek “Etem nasılsın?” diyerek hal, hatır sorar. Kurtuluş savaşından 5 yıl sonra bile keskin belleği yerindedir Gazi’nin.
30 Ağustos’u armağan edenlere derin saygıyla…
Okuma önerisi :
Tarihe Tanıklık Eden Bir Objektiften Kurtuluş Savaşı ETEM TEM’İN HATIRALARI, Yayına Hazırlayan : Prof Dr Tülay Âlim Baran, Yeditepe Üniversitesi Yayınevi, 202, İstanbul
Author Profile
Latest entries
- ana manşet30/11/2024Tarih aklayıcılığı
- ana manşet23/11/2024Sesimi duyan var mı?
- ana manşet19/11/2024İlmiye Çığ’a saldırmanın dayanılmaz hafifliği
- ana manşet18/11/2024Çocukları koruyamamak