Tüm tepkilere, yapılan işlemin hukuksuzluğuna ve Cumhuriyet’in asli değerlerine saldırı olduğu belirtilmesine rağmen gururumuz Teğmenlerimiz ordudan ihraç edildi.
İhraç kelimesi bir edim, tanım, sonuç ve tavır bildiren, öte taraftan sonlanmayı ifade edebilen bir kelime.
Ancak;
Bu olayın tarihsel ve ideolojik kökenleri açısından değerlendirilmesi bizi, Teğmenlerin İhracının sonlanma değil, süregelen kavganın aşaması olduğu noktasına getiriyor. O vakit, tarihsel ve ideolojik köken diye nitelediğimiz kavramı açmamız gerekiyor; Bu ifade bizleri, 2.Meşrutiyet’in ilanına kadar götürmekte. Bu yazımdaki amaç, tarihsel kronolojik sıralama değil, Materyalist Değerleme Kriterleri ile Teğmenlerin ihracı konusunu açmak ve kavramak.
Başlayalım,
Başlarken hemen belirtelim, ülkemizin siyasi yapı ve oluşumlarını tanımlarken, günümüzde dahi iktidar ve muhalefet somutluklarının başlangıcı, 2.Meşrutiyet ilanı sırasında en güçlü örgüt olan İttihat ve Terakki ile kendi içerisinde ki veya dışındaki muhalefet. İttihat ve Terakki, merkeziyetçi ve 1902 Jön Türk Kongre kararları doğrultusunda özgürlükçü ve merkezi otorite yanlısı. Bu durum 1911 tarihine kadar devam ediyor. Çünkü Cemiyetin bu kararlı tutumu karşısında iki kesimin menfaatleri zarar görmekte. Birincisi, padişahın temsil ettiği ve kendi çıkarlarına dayalı devlet ve gündelik yaşam şartlanması ile kendisini belirlemiş ve halktan tamamen kopmuş yönetici elit. Kaldı ki bu yönetici elit aynı zamanda işbirlikçi, İngiliz istek ve amaçları için varlığını sürdüren bir yapı. Bu tanım, çıkarları zedelenen ikinci kesimi karşımıza çıkarıyor; İngiliz Emperyalizmi.
Böylelikle, yönetici elitlerin ve İngiliz Emperyalizminin destek, besleyicilik ve işbirliği neticesi, İttihat ve Terakki içerisindeki ve dışındaki muhalifler, 1911 tarihinde Damat Ferit Paşa önderliğinde Hürriyet ve İtilaf Fırkasını oluşturuyor. 31 Mart ayaklanması sonucu kapatılan Ahrar Fırkası lideri Prens Sabahattin’in de katılımı ile fırka, tamamen merkeziyetçi otoriteye karşı, yerinden yönetim yanlısı ademi merkeziyetçi çizgiye geliyor.
Türk Siyasi yaşamındaki, bugün için dahi iktidar ve muhalefet arasındaki ayırımı tam olarak işte bu çizgi belirlemekte. Özetle, Merkezi Otorite yanlısı, özgürlükçü ve parlamentarizm taraftarı, yabancı tahakküm ve işgaline direnen, ittihad-ı anasır yani bugünkü ifadesi ile halkın birliğinden yana İttihat ve Terakki yaklaşımına karşı kendi dar çıkarları doğrultusunda hareket tarzı benimsemiş ve emperyalizm ile işbirlikçilik peşindeki, halka rağmen ve halka karşı her çıkar grubu ile özdeşleşmiş Hürriyet ve İtilaf arasındaki kavgadan bahsediyoruz tam olarak.
Bu kavga, Cumhuriyet Halk Fırkası içerisinden filizlenen Demokrat Parti , sonrasında Adalet Partisi, ANAP , DYP diye devam ederken, bugünlerde AKP kıyafetine bürünmüş ve Hürriyet ve İtilaf’ın 21.yüzyıl saf versiyonuna karşı sürmektedir.
Dememiz odur ki;
Genç Teğmenlerin İhracı konusu bir son veya erişilen bir nokta değil, tarihsel ve ideolojik köklerine dayanarak ifade ettiğimiz kavganın bugün için görünen yüzüdür. Yani deyip sonuca ulaşır isek;
Cumhuriyetçilerin, Yurtseverlerin, Emekten yana Devrimcilerin ve Sosyalistlerin oluşturduğu cephe ile Tarikat ve Mafya düzeninin , Emperyalist İşbirlikçilerin, Toprak Ağalarının, bir asalak gibi halkın sırtından geçinen komprador burjuvazinin oluşturduğu cephe arasında ki kapışmanın bugün için görünen yüzlerinden bir tanesi Teğmenlerin İhracıdır. Tekrar tekrar belirtelim ve kavrayalım, ihraç konusu bir son yada erişilen bir sonuç değil, kavganın bugün için su yüzüne çıkmış aşamalarından sadece bir tanesidir. Gelişimler göstermektedir ki, kavga tüm gücü ve hızı ile devam edecek. Ancak tarihsel ve asla değişmez bir gerçek vardır ki, böylesi kavgaların kazananı asla karşı devrim olmamıştır. Tarih, Devrimcilerin şanlı zaferleri ile yazılmış bir abidedir.
Author Profile
