Ortadoğu, bir kez daha emperyalist planların ve bölgesel işbirlikçilerin sahneye koyduğu bir oyunun enkazıyla karşı karşıya. Suriye’de yıllardır süren savaş, yalnızca bir halkın acısını derinleştirmekle kalmadı, aynı zamanda İsrail’in bölgedeki stratejik hedeflerine ulaşmasının önünü açtı. Beşar Esad’ın ülkeden ayrıldığı ve Suriye’nin kaderinin eli kanlı çetelere teslim edildiği bu tablo, Batı’nın “demokrasi ve özgürlük” masalının ne kadar yıkıcı olduğunu gözler önüne seriyor.
HTŞ ve Terörün Meşrulaştırılması
Batı’nın ve bölgedeki işbirlikçilerinin ellerinde büyüyen Hayat Tahrir el-Şam (HTŞ) ve benzeri örgütler, yalnızca Suriye’yi değil, tüm Ortadoğu’yu kaosa sürükledi. Batı medyasında ve Türkiye’de “ılımlı muhalifler” olarak lanse edilen bu barbar gruplar, Suriye halkına kan ve gözyaşından başka bir şey getirmedi. Sokak ortasında infazlar, linçler ve insanların ibret olsun diye teşhir edilmesi artık günlük olaylara dönüştü. Yakında medyada kafa kesme görüntüleri dolaşıma girerse kimse şaşırmasın.
Bu örgütlerin en önemli misyonu ise Suriye’nin milli direnişini baltalamak ve İsrail’in stratejik hedeflerini kolaylaştırmaktır. Özellikle İdlib’de uzun süre varlıklarını kurumaları ve güç toplamaları, Batı’nın teröre verdiği desteğin en somut kanıtıdır. Bir yandan “terörle mücadele” yalanını söyleyen emperyalistler, diğer yandan bu barbarları silahlandırmaktan geri durmadılar. Bu gruplar, yalnızca Suriye’nin değil, Ortadoğu’nun bağımsızlık umutlarını katletmekle meşgul.
İsrail’in Genişleyen Sınırları
Tüm bu kaosun içinde kazanan açıkça İsrail. İsrail tanklarının Golan Tepeleri’nden Şam’a kadar ilerlemesi, Büyük Ortadoğu Projesi’nin yeni bir aşamaya geçtiğini gösteriyor. Şam, artık İsrail’in toplarının menzilinde. Peki, nerede bu Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunanlar? HTŞ gibi örgütler, Suriye ordusuna ve savunmasız halka amansızca saldırırken İsrail’e karşı tek bir mermi bile sıkmıyorlar. Bölgedeki terör gruplarının İsrail için nasıl bir güvenlik tamponu oluşturduğu artık sır değil.
İsrail, bu süreçte yalnızca askeri değil, politik olarak da kazançlı çıktı. Arap dünyasının parçalanmışlığı ve Türkiye gibi ülkelerin fetihçilik hevesi, İsrail’in stratejik derinlik kazanmasına yol açtı. Suriye’ye saldıran bu grupların en ufak bir anti-emperyalist duruş göstermemesi, onların kimin piyonu olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye’nin ve Medyasının Sessizliği
Türkiye, başından beri bu kirli savaşın içinde emperyalizmin taşeronu olarak yer aldı. “Emevi Camii’nde namaz kılma” hayalleriyle hareket eden AKP hükümeti, bu süreçte Suriye halkına en büyük ihaneti yapan ülkelerden biri oldu. Bugün İsrail’in Suriye’yi işgaline karşı bir tepki göstermeyen Türkiye medyası ve AKP yandaşları, bu işgale taşeronluk yapmanın utancını taşıyor. HTŞ gibi terör gruplarını destekleyen çevrelerin, şimdi İsrail’in ilerleyişine dair tek kelime etmemesi manidar.
Kazanan ve Kaybeden
Kazanan, emperyalizm ve onun bölgedeki ileri karakolu İsrail’dir. Suriye’nin parçalanması, Ortadoğu’yu daha da savunmasız hale getirdi. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi doğrultusunda İsrail’in güvenliğini sağlayacak şekilde dizayn edilen bu süreçte, bölge halklarının bağımsızlık ve özgürlük umutları baltalandı.
Kaybeden ise her zamanki gibi bölge halkları oldu. Suriye halkı, emperyalizmin ve işbirlikçi iktidarların kurbanı oldu. Ortadoğu’da bağımsızlık, halkların kendi kaderini tayin etme hakkı ve emperyalizme karşı direnme umudu ağır bir darbe aldı.
Sonuç
Ortadoğu, bir kez daha emperyalizmin ve siyonizmin oyunlarıyla yüzleşiyor. Ancak bu tablo, bölge halklarının anti-emperyalist bir cephede birleşmesinin gerekliliğini daha da artırıyor. Suriye’nin çöküşü, yalnızca bir ülkenin değil, tüm Ortadoğu’nun bağımsızlık ve direniş umudunun çöküşüdür. Bu yüzden, bugün Suriye’yi savunmak, emperyalizmin tetikçisi cihatçı çetelere karşı durmak, yalnızca Suriye halkını değil, tüm bölgenin onurunu ve bağımsızlık mücadelesini savunmaktır.
Author Profile
Latest entries
- ana manşet15/01/2025Emperyalizm ve İktidar: Gaflet, Dalâlet ve Hıyanet Döngüsü
- ana manşet08/01/2025Perde arkasındaki kuklacı: ABD’nin Ortadoğu stratejisi ve Türkiye’deki yansımaları
- ana manşet31/12/2024Türkiye’nin eksen kayması ve BOP’un gölgesinde yeni oyunlar
- ana manşet28/12/2024Suriye’de katliam ve sessizlik: Emperyalizmin ve işbirlikçiliğin iflası