Suriye, modern çağın en büyük trajedilerinden birini yaşamaya devam ediyor. Halkın umudu olan uluslararası dayanışma vaatleri, sahada emperyalist çıkar çatışmalarına ve pragmatist hesaplara kurban edildi. Yaşananlar, halkın kaderini belirleyenlerin devletler ve onların hakim sınıfları değil, halkın kendi örgütlü gücü olduğunu bir kez daha gösterdi.
Uluslararası sistemin soğuk gerçekleri, temenni ve niyetlerle şekillenmez. Çıkarların belirlediği bu düzen, müttefiklik ilişkilerinin dahi sahte olduğunu acımasızca gözler önüne serdi. Suriye, en zor anlarında müttefikleri tarafından terk edildi. Bugün Suriye halkı, yalnızlığın bedelini ağır bir şekilde ödüyor. Ne Batı ne de bölgesel güçler halkın çıkarlarını önceledi; aksine, halkı savaş ağalarının, şeriatçı çetelerin ve yıkımın insafına bıraktılar.
EMPERYALİST ÇIKARLARIN GÖLGESİNDE SURİYE
Suriye’deki savaş, emperyalizmin halkları nasıl yok ettiğini gözler önüne seriyor. Büyük Ortadoğu Projesi ve türevleri, yalnızca ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını yağmalamak için değil, aynı zamanda halkları birbirine düşman ederek sömürüyü derinleştirmek için de sahneye konuldu. Bugün, Suriye’nin toprak bütünlüğü tartışılır hale geldi. Ancak bu süreçte asıl unutulan, halkın geleceği oldu.
ABD başta olmak üzere emperyalist güçlerin desteklediği örgütler, “özgürlük” adı altında Suriye halkını parçalamaktan başka bir şey yapmadı. Batılı devletlerin maşası olan radikal gruplar, emperyalist çıkarları bölgede derinleştirdi. Halk, bir yandan bu çetelerin zulmüne uğrarken diğer yandan ekonomik sorunlarla boğuşmak zorunda kaldı.
HALKIN ÖRGÜTLÜ GÜCÜ: GERÇEK KURTULUŞUN ANAHTARI
Bugün, Suriye halkının içinde bulunduğu durumdan çıkış yolu, yalnızca ve yalnızca halkın kendi öz gücüne dayanmasından geçiyor. Hiçbir dış güç, halkın gerçek kurtuluşunu sağlayamaz. Aksine, tarih boyunca dışarıdan gelen yardımlar, genelde halkın iradesini teslim almak için bir araç olmuştur. Halk, bu gerçekleri görerek, kendi iradesini inşa etmelidir.
Emekçi kitleler örgütlenmeden, yoksulların dayanışması sağlanmadan kurtuluş mümkün değildir. Suriye’nin halkı için de Türkiye, İran ve diğer bölge halkları için de aynı gerçek geçerlidir: Emperyalizme karşı durabilecek tek güç, halkların birleşik mücadelesidir. Örgütlenmiş bir halk, ne müttefiklerin ihanetine ne de savaşın yıkıcılığına boyun eğmek zorunda kalır.
ANTİ-EMPERYALİST MÜCADELE KAÇINILMAZ
Bölge halklarının emperyalist planlara karşı uyanması, direnişi bölgesel bir düzeye taşımaları gerekiyor. Emperyalizm, yalnızca Suriye’yi değil, tüm bölgeyi bir kaosa sürüklemek istiyor. Halkların kaderi, bu oyunları bozmaktan geçiyor. Bu, ancak halkların bir araya gelerek kendi yönetimlerini oluşturmasıyla mümkündür. Bugün Suriye’de ve bölgede yaşananlar, gelecekte diğer halkların başına geleceklerin habercisidir.
Bu nedenle, halkın örgütlenmesi, emperyalizme karşı direnişin temel taşıdır. Ancak böyle bir direniş, Suriye gibi halkların kaderine terk edilmediği, bölge ülkelerinin dayanışma içinde olduğu bir geleceği mümkün kılabilir. Çünkü kurtuluş, halkın elindedir; ne sarayların ne de dış güçlerin değil.
Bugün Suriye halkının yalnız bırakılması, bölge halkları için derslerle dolu bir uyarıdır: Dayanışma olmadan direniş olmaz, direniş olmadan kurtuluş gerçekleşmez. Halkın öz gücü, halkın kurtuluşunun tek yoludur.
Author Profile
Latest entries
- ana manşet15/01/2025Emperyalizm ve İktidar: Gaflet, Dalâlet ve Hıyanet Döngüsü
- ana manşet08/01/2025Perde arkasındaki kuklacı: ABD’nin Ortadoğu stratejisi ve Türkiye’deki yansımaları
- ana manşet31/12/2024Türkiye’nin eksen kayması ve BOP’un gölgesinde yeni oyunlar
- ana manşet28/12/2024Suriye’de katliam ve sessizlik: Emperyalizmin ve işbirlikçiliğin iflası