Şehitkamil Belediyesi’nde çok sayıda işçinin işten çıkarılmasının yankıları sürerken, SCP Başkanlık Kurulu Üyesi ve Gaziantep İl Başkanı Murat Soycan, yaptığı açıklamada, Belediye Başkanı Yılmaz’ın çıkarılan işçilere yeniden ve sürekliliği olacak şekilde işbaşı yapacakları bir yol bulması istendi.
Soycan, yazılı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“31 Mart yerel seçimleri öncesinde Belediyeye çok sayıda işçinin kölelik koşullarında işbaşı yaptırıldığı, belirli süre sonra da hiçbir hak talep edemeden işten çıkarılacakları şekilde sözleşme yapıldığı anlaşılmaktadır.
Öyle anlaşılıyor ki, seçimde kendilerinin ve ailelerinin oylarını alabilmek için işbaşı yaptırılmışlar, ama imzalatılan sözleşme ile de hayatları karartılmış.
“BELİRLİ SÜRELİ SÖZLEŞME” KONUSU
1-) Belediyenin süreklilik arz eden, hatta 5393 sayılı Belediye yasasında “belediyenin temel görevleri” arasında sayılan temizlik gibi işlerde çalıştırılmak üzere, bazı işçilerle “belirli süreli sözleşme” yapılmış. Oysa 4857 Sayılı İş Yasasının 11. Maddesinde, “belirli sözleşmeli sözleşme” hakkında uyarı ve kısıtlamalar vardır;
“Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir” denmektedir.
Görüldüğü gibi belirli süreli sözleşme, ancak süreli işlerde, tekrarlanmayacak işlerde, ya da tamamlayıcı, vadeli işlerde uygulanabilir. Belediyenin sürekliliği olan işleri için böyle bir sözleşme yapılmış olması, hukuk dışıdır.
Bu işçilere, daha baştan hukuk dışı sözleşme imzalatılmıştır.
2-) AKP iktidarının 2003 yılında çıkardığı 4857 sayılı yeni İş Yasası’ndaki “belirli süreli sözleşme”, işçiler için “en kötü sözleşme biçimi”dir. Bu sözleşme ile çalıştırılan işçinin;
a-) İşverenin ayrıca “sizi çıkarıyorum” demesine gerek kalmadan, sözleşme süresi bitiminde, işçinin iş akdi kendiliğinden son bulur.
b-) Sözleşme süresi altı ay değil, birkaç yıl olsa dahi, sözleşme süresi biterek işi son bulduğunda, kıdem tazminatı talep etme hakkı olmaz.
c-) Bu işçinin “iş güvencesi” yoktur. İşine son verildiği için işe iade davası açma da hakkı yoktur.
d-) Böylece sürekliliği olan iş için yerel seçimlerden önce işe başlatılan işçinin en temel hakları, bu sözleşme biçimi ile elinden alınmış, süresi bittiğinde işsiz kalmasının yolu açılmış, özetle iş buldum diye sevinen işçinin hayatı karartılmıştır.
TOPLUM YARARINA ÇALIŞMA KONUSU
Şehitkamil Belediyesinde iş süreleri son bularak işsiz kalan işçilerin bazılarının da İŞKUR’un “Toplum Yararına Çalışma” kapsamında çalıştırıldığı anlaşılmaktadır.
Ne yazık ki bu çalışma biçimi de belirli süreli sözleşme kadar tehlikelidir.
2008 ekonomik krizi ile işsizlik patlayınca, kamu kurumlarını satmayı sürdüren, kamu eliyle yatırım yapmayı da düşünmeyen AKP iktidarı, işsizliği azaltmanın yolu diye Ulusal İstihdam Stratejisi ilan etti. Strateji dört maddeden oluşuyordu;
1-) Uzaktan, yarı zamanlı, belirli süreli gibi esnek çalışma biçimlerini hızla yaymak.
2-) Alt işverenlik (taşeron) ilişkisini daha da yaymak.
3-) Özel İstihdam Bürolarına işçi kiralama yetkisi vermek.
4-) Kıdem tazminatını ortadan kaldıracak formüller bulmak.
Ancak kamuda ve belediyelerde işçi kiralamak yasaktı, özel istihdam büroları faaliyet gösteremezdi.
AKP iktidarı bu engeli aşmanın yolu olarak İŞKUR’u işçi kiralama bürosuna dönüştürdü.2 Kasım 2011’de 5510 Sayılı SGKGSS Yasasının 4. maddesinin 2. fıkrasına eklediği (g) bendi ile İŞKUR bünyesinde “Toplum Yararına Çalışma Programları” başlattı. Bununla ilgili olarak da 12 Mart 2013 tarihli, 28585 sayılı Resmi Gazetede “Türkiye İş Kurumu Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği” yayımladı.
Böylece İŞKUR, iş arayan işsiz ile işçi arayan işvereni buluşturan aracı kurum olmaktan çıkarıldı. İşçi pazarlayan, işçi kiralayan kurum oldu. İşçi için yeni bir karanlık sözleşme biçiminin yolu açıldı. İŞKUR, sözleşme yaptığı işsizi, kamu kurumu, belediye ya da özel şirkete, “Toplum Yararına Çalışma” adıyla kiralayabilecek, pazarlayabilecekti.
- İşçiyi kiralayan işverene, “hizmet sağlayıcı”, “yüklenici”, yani “müteahhit” denecekti.
- Kiralanan işçi yılda en fazla 9 ay çalışabilecekti.
- 9 aydan sonra tekrar bu kapsamda çalışabilmek için 3 ay beklemesi gerekecekti.
- Aynı yerde toplam 18 aydan fazla çalışamazdı.
- Maaşı genellikle asgari ücrettir.
- Kiralanan işçi, İŞKUR ile “yüklenici” arasında yapılan sözleşme dışında, herhangi bir hak talep edemezdi.
- İşyerindeki sendikaya üye olsa dahi, sendikalı işçinin haklarından ve toplu sözleşmeden yararlanamazdı.
- Maaşını çalıştığı işverenden değil, kendisini o işverene kiralayan İŞKUR’dan alacaktı.
- SGK primlerini ve vergilerini dahi, çalıştığı işveren değil İŞKUR ödeyecekti.
- Bu işçinin sözleşmesi de “belirli süreli sözleşme” türündendi. Sözleşme süresi bittiğinde iş akdi kendiliğinden son buluyor, işine son veriliyordu.
- Kıdem tazminatı hakkı yoktu.
- İşine son verildiği için işe iade için dava açma hakkı yoktu.
- Çalıştığı süre, sadece emeklilik hesabında ve sağlık ihtiyacında dikkate alınacaktı.
- Hiçbir zaman bir yılı dolduramadığı için de yıllık izin hakkı olmayacaktı.
- Zorunlu halde dahi 9 aylık sürenin 1/20’si karar izin kullanabilecekti. Kullandığı süre de ücretinden kesilecekti.
Sonuç olarak devletin İŞKUR’u, özel istihdam bürosuna dönüştürülmüş, İŞKUR eliyle, güvencesi, kıdem tazminatı, sendika ve toplu sözleşme hakkı olmayan, sözleşme bitince otomatik olarak işten çıkarılacak bir çalışma biçimi üretilmişti.
Şehitkamil Belediyesinde süreklilik arz eden işler için bu kapsamda işçi kiralanması, işçiye yapılan başka bir kötülük olmuştu. Sözleşme süreleri bittiği için, bu işçiler de işsiz kalmıştı.
SENDİKALAR İŞÇİYİ SAVUNMALI
Partizanlığın, seçim kazanmak için işçiyi kullanmanın ve seçim bitince işçi çıkarmanın yaygın olduğu belediyelerde sendikalar, işçiye sahip çıkmak için daha özenli olmalıdırlar.
Sendikacının belediye başkanı olamaz. Sendikacı, işçiye belirli süreli sözleşme imzalatan belediye başkanını görmezden gelmemeli. İşçinin örgütü, belediyelerin kiralık işçilik için üs olarak kullanılmasına göz yummamalı. Bugün sözleşmesi bittiği için iş akdi son bulan işçilerin acıları, herkesin acısı olmalıdır.
UMUT YILMAZ BAŞKANA ÇAĞRIMIZDIR
Ne yazık ki uzun yıllardır belediyeler partizanlığın, suistimalin, ayak oyunlarının merkezi durumundaydı.
1-) Başkanlığınızın, bu gidişi tersine çevirmede güçlü bir adım olmasını umuyoruz.
2-) Kendilerine oyun oynanan, “belirli süreli sözleşme” ile hayatları karartılan, sözleşme süreleri sona eren işçilerle, aracısız olarak bizzat görüşmenizi, yeniden ve sürekliliği olacak şekilde işbaşı yapacakları bir yol bulmanızı umuyoruz.
3-) “Kiralık işçilik” için belediyelerin kullanılmasına sizin başkanlığınızda son verilmesini umuyoruz.
4-) Başkanlığınızda partizanlığın son bulmasını, her görüşten çalışanın eşit muamele gördüğü kardeşlik ortamının kurulmasını umuyoruz.
5-) Belediyenin yapabileceği işlerin ihale ile taşeronlara verilmesine son vermenizi, bütün belediyeleri kaplayan ihalecilik virüsünün, sizin başkanlığınızda adım adım temizlenmesini, halkın kaynaklarının halk için daha verimli hale dönüştürülmesini umuyoruz. Umuyor ve talep ediyoruz.”
Author Profile
Latest entries
- ana manşet26/09/2024Fernas işçileri, Soma’dan Ankara’ya yürüyüş başlattı
- ana manşet24/09/2024Türk-İş Başkanı Atalay: Asgari ücret zammı 6 ayda eridi
- ana manşet22/09/2024Birleşik Kamu-İş: Asgari ücret acilen en düşük kamu işçisinin maaşına endekslenmelidir
- ana manşet21/09/2024TÜRK-İŞ’ten yurt genelinde iş bırakma kararı