Fransızca kökenli bir kelime…
Türk Dil Kurumu anlamını şöyle tarif ediyor: Bir ürünü özendirmek amacıyla ikramlı tanıtımlar.
Kapitalizm çağının, sermaye düzeninin kavramı…
Yani, ürettiğiniz malın tercih edilmesi için özendirme yapıyorsunuz. Kişiye, şirkete, ya da piyasaya, malınızı tüketmesi için hediye veriyorsunuz. Bir anlamda rüşvet yani…
Bu hediye, kimi zaman cazip bir ürün, ya da paradır. Özendirme konusunun büyüklüğüne göre, hediye de büyük olurdu.
1970’li ve 80’li yıllarda ülkemizde de giderek daha sık görülmeye başlanan promosyon dağıtımını, daha çok ilaç firmaları ya da şirketler yapardı.
Hastane yöneticilerini, doktoru, “bizim ilacımızı tercih edin” diye ikna turları yapılırdı. Hastanede-doktor kuyruğunda iken, eli çantalı birilerinin içeri daldığını görmeyen var mıdır? İşte onlar genellikle ilaç firmalarının promosyon dağıtan elemanlarıdır. “Bizim ilacımızı yaz” diyenler yani.
GÖNÜLSÜZ BANKALAR NEDEN İŞTAHLANDI?
İşçi ve memur maaşları hakkındaki, emekli aylıkları hakkındaki seyir ise şöyle oldu.
Geçmişte SSK, Bağkur ve Emekli Sandığı, emekli aylık ödemelerini PTT üzerinden, ya da kurum veznelerinden yapardı. İşçi ve memur maaş ödemeleri ise, yine kurum veya işletme veznelerinden, uzak yerde çalışanlar için de PTT şubelerinden yapılırdı.
70’lerin sonlarında ve 80’lerde kamu işletmeleri ve sosyal güvenlik kurumları, çalışan maaşını ve emekli aylıklarını banka üzerinden ödemeye başladılar.
Ancak bankalar gönülsüzdü.
Ödenecek paranın kendilerine yatırılması ya gecikirse, diye endişeliydiler. Sosyal güvenlik kurumları bankaları ikna etmek için komisyon teklif etmek durumunda kalırdı.
Yani durum tam tersiydi. Bankalar parasını ödedikleri kişilere değil, kamu kurumları, özel şirketler ve sosyal güvenlik kurumları, “banka yöneticilerine promosyon veriyordu”.
Giderek bankaya yatırılan para miktarı, banka yöneticilerini heveslendirecek düzeye ulaştı. Dahası kısa süreli yatırılsa dahi, maaş ödemelerinden kazançlar sağlayabileceklerini gördüler.
PROMOSYON YASASI
AKP iktidarı, 2008 yılında bankaların iştahını daha da kabartacak bir adım attı. 5 kişiden fazla çalışanı olan her işletmenin, çalışan maaşlarını bankaya yatırmasını zorunlu kıldı.
8 Mayıs 2008 tarihinde 5754 sayılı Kanun çıkarıldı.
Bu kanunla, Borçlar Yasası, Basın Yasası, Deniz İş Yasası ve 4857 Sayılı İş Yasası’nın maaş ödemeleri hakkındaki bölümleri, yeni yasaya göre değiştirildi. Böylece memurların, gazetecilerin, denizcilerin ve iş kanununa tabi işçilerin maaşları, bankalara akmaya başladı. Bankalar çalıştırabilecekleri, kısa zamanda büyük kazançlar sağlayabilecekleri çok büyük miktarda nakit paraya kavuşuyordu.
BANKACILIKTA YENİ DÖNEM
80’li yılları hatırlayalım. Gecelik, günlük faiz vaatleri ile bankalar kampanyalar yapardı. Repo dönemiydi bu. Yatırımla, üretimle ilgilenmeden paradan para kazanmanın sıçrama yaptığı dönemin kapıları açılıyordu.
Böylece bankalar arasında, kıran kırana bir rekabet başladı. Geçmişte maaş ödemesinin bankaları üzerinden olmasına gönülsüz olanlar, şimdi birbirlerinin gözünü oyuyordu adeta.
Çalışanların ya da emeklilerin aylıklarını kendi bankalarına yatırsınlar diye, Kurum yöneticilerine ve şirket patronlarına promosyonlar başlatıldı. Ama bunlar ciddi değerde promosyonlardı. Beş yıldızlı otellerde bedava tatiller, lüks arabalar, devre mülkler, evler, villalar…
Sonra bu hediyeler toplumda da duyulmaya başlandı tabi. İşletme yöneticilerine verilen lüks hediyelerin kokusu, her yere yayıldı.
PROMOSYON GENELGESİ VE EMEKLİLERE DE PROMOSYON
2008 yılındaki 5 kişiden fazla çalışanı olan her işletmede, maaş ödemelerinin banka üzerinden yağılmasına dair emredici yasadan bir yıl önce, 2007 yılında, zamanın Başbakanı Tayyip Erdoğan, promosyonlar hakkında bir genelge yayınladı. 20 Temmuz 2007 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan “Banka Promosyonları” başlıklı Genelge, bankaya yatırılacak olan işçi ve memur aylıklarına karşılık, çalışana da bir miktar özendirme yapılması hakkındaydı.
Böylece çalışanlara da promosyon verilmeye başlandı. Ancak emeklilere promosyon hala yoktu. Türkiye Emekliler Derneğinin çabaları ve açtığı davalar sonunda, 2017 yılında emekliler de promosyona dahil edildi.
Promosyon hikâyesinin geçmişi bu şekildedir. Gelelim günümüze.
BANKALARA YATIRILAN EMEKLİ AYLIKLARI
Emekli aylıklarına artış yapmayı düşünmeyen iktidar, 31 Mart yerel seçimlerine bir hafta kalmıştı ki, emeklilerin isyanını yatıştırmak için kamu bankalarının ödediği promosyonların artırılmasını istedi.
Cumhurbaşkanının yeni çağrısı ile kamu bankaları emeklilere 8 bin TL ile 12 bin TL arasında promosyon vereceklerdi.
Neyin karşılığıdır bu miktar?
Üç yıl boyunca aylığınızın o bankaya yatırılmasını garanti edeceksiniz.
Sizin adınıza bankaya yatırılan miktar nedir?
Emekli aylıklarına altı aylık dönemlerdeki artışları saymazsak, aylıkların 3 yıl boyunca sabit kaldığını düşünürsek, kişi başına her ay ortalama 10 bin TL, yılda 120 bin TL, üç yılda da 360 bin TL etmektedir.
6 ayşık dönemlerdeki artışları da dikkate aldığımızda üç yılın toplamında bir emekli için bankaya yatırılan miktar 700 bin TL’nin üzerinde olacaktır.
Banka ise üç yılda asgari 700 bin TL paranızı çalıştırarak sağladığı büyük kazançların karşılığında, size sadece bir defa olmak üzere üç yıllık dönem için sadece 8 ile 12 bin TL arası miktarda ödeme yapacaktır.
16 milyon emeklinin parası yatıyor bankalara.
16 milyon kişinin aylık ortalama 10 bin TL parası, bir ayda toplam 160 milyon etmektedir. Her ay bankalara emeklilerin 160 milyon lirası ikram edilmektedir
Yine emekli aylık miktarının üç yıl boyunca hiç artmadığını düşünsek bile, bir ayda yatırılan 160 milyon TL, bir yılda 1 trilyon 920 milyar lira etmektedir. Üç yılda ise 5 trilyon 760 milyar lira.
Oysa 3 yılda altı aylık dönemlerde yapılacak artışlarla bankaya yatırılacak miktar, 9-10 trilyon lira düzeyinde olacaktır.
Ya bankalara yatırılan işçi ve memur maaşlarına ne demeli?
İşçi ve memur maaşları emekli aylıklarının iki, üç, hatta dört kattı olabilmektedir. Bu durumda çalışanların bankaya yatırılan maaşları emekliler adına yatırılan toplamın üç-dört katıdır.
Peki bütün bu devasa ikramın karşılığında, emeklinin toplamda trilyonlarca lirasını çalıştırmanın karşılığında emekliye verilen nedir?
Kuşyemi bile değildir.
BANKALARIN 2 YILLIK KAZANCI
Gelin son iki yılda bankaların ne kadar para kazandıklarına bakalım. BDDK’nın, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun verileri şöyle;
2022 yılı: 431,6 milyar TL
2023 yılı 603,6 milyar TL
2023 yılı Aralık ayı ise: 68,16 milyar TL
Dahası bu rakamlar, vergiler düşüldükten sonraki net kardır..
Bizim paramızı çalıştırıyor, büyük paralar kazanıyorlar, ama önümüze atılan adeta kuş yemidir.
SONUÇ
Olması gereken nedir?
Önce şunu saptayalım ki, “Promosyon” diye verilen hediye değil, sadaka değil, emekli aylıklarını çalıştırarak para kazanmanın bedelidir.
İkinci gerçek şudur; Bankalar çalışanların maaşlarını ve emeklilerin aylıklarını çalıştırarak çok büyük paralar kazanmaktadır.
Üçüncü gerçek; Çalıştırdıkları her paranın karşılığında bir ödeme yapmak zorunda olan bankalar, emeklilerin ve çalışanların trilyonları bulan paraları karşılığında, yasaların uygun gördüğü miktarı düzenli olarak uygun aralıklarla ödemek zorundadırlar.
Dördüncü gerçek: Çalışanların ve emeklilerin paralarını yatırarak, bankaların büyük kazançlar sağlamasını mümkün kılan iktidar, bununla ilgili mevzuatı düzenlemek ve gerekeni uygulamakla yükümlüdür.
Beşinci gerçek; Ağlamayana meme yok.Emekliler ve çalışanlar birlikte çaba göstermezlerse, kapitalizmin sermaye örgütleri bizim paramızla köşeyi dönmeye, bize de kırıntısını vermeye devam edecektir.
Author Profile
Latest entries
- ana manşet25/09/2024Yasalara göre işçinin sendikal hakları
- ana manşet23/09/2024İntihal ya da aşırma…
- ana manşet19/09/2024İşverenler için artık bütün sendikalar kırmızı
- ana manşet17/09/2024Polonez saldırısı