Suriye’de yıllardır süregelen savaş, emperyalizmin Ortadoğu’daki iştahını ve bölgeyi yeniden şekillendirme projelerini bir kez daha gözler önüne seriyor. ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi” (BOP) adı altında dayattığı harita, sadece Suriye’yi değil, bütün bölgeyi hedef alıyor. Bu ateşi harlayan emperyalistler, kendi çıkarları uğruna bölge halklarını kan ve gözyaşına mahkûm ederken, işbirlikçi yönetimler ise bu oyuna figüranlık yapmayı kabul ediyor. Türkiye de bu tehlikeli oyunun bir parçası olmuş durumda.
Suriye’de “Fetihçilik” Hayali ve Gerçekler
Suriye’de yaşananları bir “fetih” meselesi gibi sunanlar, iç kamuoyunu manipüle ederek gerçekleri örtbas etmeye çalışıyor. Ancak mesele, ne Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılma hayalleriyle ne de Ortadoğu’ya “nizam verme” iddiasıyla açıklanabilir. Türkiye’yi yönetenler, emperyalist projelere ortak olmanın bedelini ya bilmiyor ya da görmezden geliyor. Bu projenin son hedefi, Suriye’yi parçalamakla sınırlı değil; Türkiye de BOP’un hedef tahtasındadır. BOP eş başkanı olmakla övünen zat bu plandan haberdar olsa gerek.
Batı’nın BOP Planı ve Türkiye’nin Pozisyonu
ABD’nin ve Batı’nın BOP kapsamında Suriye’de gerçekleştirdiği vekâlet savaşları, sadece bölgesel bir mesele değil, küresel bir çatışmanın parçasıdır. Türkiye’nin bu planlarda “rol alması”, sanıldığı gibi bölgesel güç olma yolunda bir adım değil, aksine ülkenin geleceğini ateşe atmaktır. Suriye’de rejimi devirmek için harcanan çabalar, Türkiye’nin kendi içinde çatışmaları körükleyen bir tehdit haline gelmiştir. Suriyeli göçmen sorunu, sınır güvenliği ve PKK/PYD meseleleri, bu politikaların kaçınılmaz sonuçlarıdır.
Türkiye’nin Parçalanma Riski
Bu süreçte esas tehlike, Türkiye’nin kendi bütünlüğünü koruyamaması riskidir. Emperyalistler için Türkiye, Suriye’den sonraki ilk duraktır. “Komşunun yangınına odun taşıyan” politikalar, ülkemizi bu ateş çemberine sürüklemektedir. İran gibi güçlü bölgesel bir aktör yerine Türkiye’nin hedef alınacak olması ise, BOP’un stratejik planlarının bir sonucudur. Bu planların farkında olmayan ya da bilerek görmezden gelenler, Emevi Camii’nde namaz şovu yaparken ülkenin geleceğini karartmaktadır.
Anti-Emperyalist Bir Duruş Şart
Türkiye’nin bu tehlikeli politikaları terk ederek anti-emperyalist bir duruş sergilemesi hayati bir zorunluluktur. Suriye halkının kaderiyle oynamak, sadece insani bir kriz yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda ülkemizin geleceğini de ipotek altına alıyor. Ortadoğu’da emperyalist oyunlara figüranlık yapmak yerine, bölge halklarıyla dayanışma içinde bir politika izlemek gereklidir.
Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesini, bölgesel barışı ve kendi ulusal çıkarlarını korumanın yolu, Batı’nın dayattığı projelere karşı durmaktan geçiyor. Aksi halde, bugün Suriye’nin yaşadığı trajediyi, yarın Türkiye’de yaşamak kaçınılmaz hale gelecektir.
Sonuç olarak, Suriye’deki yangına odun taşımak yerine, bu ateşi söndürecek bir politika geliştirmek Türkiye’nin hem ahlaki hem de stratejik sorumluluğudur. Emperyalizme ve işbirlikçi politikalara karşı çıkmadan, ülkenin geleceğini güvence altına almak mümkün değildir. Bu gerçek, tarihin acı derslerinden biridir ve unutulmamalıdır.
Author Profile
