Kaybettiğimiz kişiler ardından yapılan konuşmalar ve yazılar, eğer tanıdığımız biri veya yakınımız ise genellikle olumludur.
Benim en beğendiğim ifade ‘eğer kaybettiğimiz bir kişi ne zaman unutulursa o zaman ölmüş demektir’ cümlesinde kendisini bulur.
Hasan Yalçın’ı yirmi iki yıl sonra aynı heyecan, sevgi, saygı ve özlemle anıyorsak yaşamaya devam ediyor demektir.
Hasan Yalçın’ı tanıyan, anılar biriktiren bizlerde, yaşamın doğal akışı sonucu bir zaman sonra olmayacağız. Artık Hasan Yalçın ile anılarını doğrudan paylaşan kimse kalmayacak.
Fakat Hasan Yalçın unutulmayacak ve yaşamaya devam edecek.
Bugün Atatürk’ü doğrudan tanıyan hiç kimse hayatta değil.
Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önderimiz, her gün daha çok kişi tarafından tanınmaya, anlaşılmaya, bıraktığı eserlerle yaşamaya devam ediyor. Ve her gün daha büyüyen sevgi ile sonsuza kadar yaşamaya devam edecek.
Sadece Atatürk gibi devrim yaparak bir ulusun ve mazlumların kaderini değiştirenler değil, devrim için eğilmeden, bükülmeden mücadele ederek yaşamını yitirenler de, unutulmayanlar arasına katılarak ölümsüzlük kervanı içinde yerlerini almıştır ve almaya devam edecektir.
Hasan Yalçın ve kardeşi M. Bedri Gültekin gibi.
Hasan Yalçın’ın şekillenmesinde esin kaynağı olan büyük edebiyatçılar Dostoyevski, Balzac, Kafka gibi.
Bu yazarların eserleri içinde başyapıt olanlar vardır. Bundan yüz, iki yüz yıl önce yazılmasına ve döneminden yola çıkmasına rağmen, bugün bile yeniden okuduğumuzda ilk günkü gibi tat veren başyapıtlar.
Tıpkı Hasan Yalçın’ın Dönekler’i gibi. Sadece yazdığı dönemin dönekleri ile sınırlı değildir. Daha birkaç gün önce bir yazarımız, makalesinde Hasan Yalçın’ın Dönekler kitabından alıntı yaparak yakın zamanda hayatını kaybeden bir dönekten bahsediyor.
Kitapta yer alan isimler doğal olarak o dönemle sınırlı olsa bile, yaşadığımız her gün bu kişilere ekleme yapabiliriz. Ve insanlık bugün, yarın, on bin yıl sonra bile yeni isimlere bu başyapıt içinde layık olduğu şekilde yer verecektir.
Bir yazarın eserine yeni kahramanlar ekleyemezsiniz.
Veya bir ressamın eserine daha güzel olur diye yeni bir renk ekleyemezsiniz.
Başka bir örneği var mı? Bilmiyorum.
Hasan Yalçın’ın dönekleri, benim ufkum on bin yıl ile sınırlı fakat siz sonsuza kadar uzatabilirsiniz, her gün yeni isimler ile zenginleştirilebilir bildiğim tek kitap.
Hasan Yalçın, ilk satırlarını kendisinin yazdığı ve devamının sınıflı toplum var oldukça (belki sınıfsız toplumda bile) yeni isimler eklenerek yazmaya devam edilecek bir şaheser bırakarak kıvrak zekasının eşsiz bir örneğini bıraktı.
Yaşadığımız bu günlerde artık on yıl veya bir yıl değil, her gün yeni isimler ile kitabı zenginleştirebiliriz.
Başka dillere çevrildi mi? Bilmiyorum. Fakat mutlaka çevrilmeli ve şu not düşülmelidir. Bu kitapta geçen isimler Türkiye’nin o dönem gördüğü dönekleri yazmakla birlikte, kitabın sonuna kendi ülkenizde ki dönekleri ekleyerek gelecek kuşaklara aktarmak gibi göreviniz var.
Eminim, ezilen ülkelerin dönekleri çoktur.
Rus’lar, Sovyetlerin dağılma sürecindeki dönekleri yazsın.
Irak’lılar, Saddam’ın yıkılmasında ve Irak’ın parçalanmasında görev alan dönekleri yazsın.
Libya, Suriye, Yugoslavya gelecek kuşaklara ne büyük hazine devreder.
Sadece Ukrayna’yı tahmin edebilirim. Sanırım palyaçoları eklerler.
Güzel ülkemizin döneklerini, unutmayalım diye Hasan Yalçın yazarak bize bıraktı.
Bu kitabı zenginleştirmek bizim elimizde. Etrafımıza şöyle bir göz gezdirsek çok sayıda örnek buluruz ve kitaba ekleriz.
Tek bir eksikle, Hasan Yalçın’ın eşsiz, akıcı dili ve zekası.
Önceleri, gerçek Hasan Yalçın’ı anlatan ve gelecek kuşaklara aktaran bir kitabın mutlaka yazılması gerektiğine inanıyordum.
Özellikle Hikmet Çiçek’e sipariş edilen ve Hasan Yalçın ile alakası olmayan kitaptan sonra.
Bugün düşüncem tamamen değişti.
Hasan Yalçın yazdığı dönekler kitabı ile adeta beni kimsenin yazmasına ihtiyacım yok, siz kitabın devamını yazın yeter demiş.
Bir ülkenin ne kadar çok hain ve döneği varsa, daha fazla kahramanı vardır.
Hasan Yalçın, yüreği sevgi dolu bir kahramandır.
Sevgi ve özlemle.