Mezuniyet töreninde “Subay Yemini” okuyan beş teğmenimizin Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç kararı karşı devrimin nerelere geldiğini artık net bir şekilde göstermektedir. Mustafa Kemal Atatürk’e ve Cumhuriyet’e bağlılıklarını ifade eden genç subayların ordudan atılmaları, uzun yıllardır adım adım yürütülen bir planın parçasıdır. Teğmenlerimizin ihracı büyük bir projenin, bir dönüşümün ve bir zihniyetin ürünüdür. Ortada hukuki bir suç yok, bir darbe girişimi, bir yasa dışı örgüt üyeliği yok. Olsa, belgeleriyle ortaya konulur, yargı sürecine tabi tutulur, deliller tartışılırdı. Ama böyle bir süreç yaşanmadı. Çünkü tek “suçları”, Mustafa Kemal’i hatırlatmak! Onun fikirlerine, devrimlerine, Cumhuriyet’e ve onun laik, çağdaş Türkiye hayaline sahip çıkmak! Kararları, korkularının ilanıdır.
Karanlıktan Beslenenler Aydınlıktan Korkar
AKP iktidarı, yıllardır sistemli bir şekilde Mustafa Kemal’i, Cumhuriyet’in kurucu değerlerini ve bu değerlere bağlı kişi ve kurumları hedef alarak, tasfiye ediyor. Eğitim sisteminden, yargıdan, üniversitelerden ve elbette ordudan… Laik, çağdaş, hukukun üstünlüğünü savunan her kişi ve kurum, tek tek hedef alınarak kirletilmeye çalışılıyor. Çünkü onlar, Cumhuriyet’in aydınlanmacı geleneği karşısında kendilerini güvende hissetmiyorlar. Yaydıkları karanlık, ancak Cumhuriyet ışığından uzak kaldıkları sürece büyüyebilir.
TSK, uzun yıllardır bu dönüştürme operasyonunun hedefinde. Özellikle Ergenekon-Balyoz kumpaslarıyla yapılan tasfiyelerle birlikte ordunun genetiği değiştirildi. Liyakat değil sadakat esas alındı. Kendi ideolojilerine uygun isimleri terfi ettirirken, Atatürkçü subaylar türlü bahanelerle ordudan atıldı. Bugün yaşanan ihraçlar da bu zincirin bir halkasıdır. Aslında çok net bir mesaj veriliyor: Eğer Atatürkçüysen, eğer Cumhuriyet’in değerlerine bağlıysan, bu ordu içinde yerin yok!
Cumhuriyet’in Ordusu Kime Teslim Ediliyor?
Bütün bu süreç, Türk ordusunun ideolojik ve yapısal olarak dönüşümüne işaret ediyor. Ama asıl sorulması gereken soru şu: Ordudan ihraç edilenler kim ve onların yerine kimler getiriliyor?
Geçmişte Fetullahçı yapılanma orduyu ele geçirirken, “darbe” söylemiyle binlerce Atatürkçü subay tasfiye edilmişti. Bugün ise tarikat ve cemaat mensubu isimlerin, liyakatsiz ancak biat eden kadroların terfi ettirildiğini görüyoruz. Ordunun içinde, Mustafa Kemal’e ve Cumhuriyet’e bağlı kalmayı ilke edinmiş subayların varlığı bile tehdit olarak algılanıyor. Çünkü bu zihniyet, TSK’nın milletin ordusu olmasını değil, kendisine bağlı bir milis güç olmasını istiyor.
Bir düşünün: Orduda Cumhuriyet’e bağlı olmak suç, fakat tarikatlarla, cemaatlerle iç içe olmak serbest! Bu, yeni bir 15 Temmuz’un tohumlarının atılması değil midir? Bu, ordunun giderek bağımsızlığını kaybetmesi, başka odakların eline geçmesi değil midir?
Atatürk’ü Unutturamayacaklar!
Bu ihraçlar, sadece teğmenlerin ordudan atılması anlamına gelmiyor. Aynı zamanda topluma bir gözdağı veriliyor. Amaç, Mustafa Kemal’i toplumun hafızasından silmek, Cumhuriyet’in değerlerini unutmak, Atatürkçüleri korkutmak. Ancak bilmeleri gereken bir şey var: Başaramayacaklar!
Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkenin her karış toprağında, her köyünde, her şehrinde, her vicdanında yaşamaya devam edecek. Onun kurduğu Cumhuriyet, türlü saldırılarla yıpratılmak istense de ayakta kalacak. Çünkü Cumhuriyet, yalnızca bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bir direniş ruhudur. Mustafa Kemal, yalnızca bir tarih figürü değil, bir yol göstericidir.
Bugün Atatürkçü subayları tasfiye edenler, yarın onun fikirlerinin önünde diz çökmek zorunda kalacaklar. Çünkü tarih, aydınlığı her zaman karanlığa galip kılmıştır!
Author Profile
