Tarihin bize öğrettiği acı bir gerçek var: Emperyalist güçler, toplumları bölmek, kaos yaratmak ve kendi çıkarlarını tahkim etmek için benzer yöntemleri tekrar tekrar kullanır. Dün Maraş’ta ülkücü tetikçilerle yürütülen plan, bugün Suriye’de şeriatçı çeteler eliyle sahneye konuluyor. Amaç aynı: Halkların kardeşliğini bozmak, mezhep çatışmaları üzerinden bölgesel kontrolü sağlamak.
Suriye: Alevilere Yönelik Sistematik Kırım
Suriye’de 2011’de başlayan iç savaş, kısa sürede halk hareketi olmanın ötesine geçti ve bir vekalet savaşına dönüştü. Bu savaşta, Aleviler başta olmak üzere farklı inanç grupları hedef alındı. Emperyalizmin taşeronluğunu yapan şeriatçı gruplar, tıpkı Maraş Katliamı’nda olduğu gibi mezhep eksenli bir şiddet stratejisi benimsedi. Çocuk, kadın, yaşlı demeden gerçekleştirilen katliamlar, medya üzerinden abartılı ve yanıltıcı anlatılarla meşrulaştırılmaya çalışıldı.
El Nusra, IŞİD ve diğer radikal çete grupları, bu savaşın sahadaki aktörleri olarak sahneye sürüldü. Bu örgütler, emperyalist güçlerin lojistik, silah ve istihbarat desteğiyle hareket etti. Alevi köyleri basılarak insanlar katledildi, kutsal mekanlar yerle bir edildi. Tıpkı Maraş’ta olduğu gibi, bu olaylarda da birincil hedef toplumsal bağları koparmak ve inanç grupları arasında düşmanlık yaratmaktı.
Maraş ve Suriye: Benzer Senaryolar, Aynı Aktörler
Maraş’ta ülkücü tetikçilerin yerini Suriye’de şeriatçı çeteler aldı. Ancak bu grupların bağlı olduğu merkez hiç değişmedi. Dün Türkiye’yi darbeye hazırlayan Gladio, bugün Orta Doğu’da haritaları yeniden çizmek için benzer yöntemlerle sahada. NATO’nun, CIA’in ve diğer emperyalist güçlerin bu tür yapılar üzerinden bölgeyi dizayn etmeye çalışması, sistematik bir planın parçasıdır.
Bu bağlamda, Maraş Katliamı ile Suriye’deki olaylar arasındaki benzerlik, emperyalizmin bölgesel kontrol stratejisinin devam ettiğini göstermektedir. Amaç; mezhepsel çatışmaları körükleyerek, ülkeleri parçalamak ve bu parçalanmış yapılar üzerinde hakimiyet kurmaktır.
Mezhep Çatışmaları: Böl-Yönet Stratejisinin Aracı
Maraş’ta Alevilere yönelik provokasyonlarla, Suriye’de Alevilere yönelik saldırılar aynı amaca hizmet etmektedir. Her iki durumda da mezhep farklılıkları istismar edilerek halkların kardeşliği baltalanmaya çalışılmaktadır. Bu strateji, bir yandan ülkelerin iç dinamiklerini zayıflatırken, diğer yandan dış müdahalelere meşruiyet kazandırmayı amaçlamaktadır.
Türkiye’nin 1970’lerde yaşadığı toplumsal yarılma, bugün Suriye’de derinleşerek devam etmektedir. Emperyalizmin kullandığı taşeronlar farklı olsa da hedef ve yöntem değişmemiştir: Mezhepler ve etnik kimlikler üzerinden yaratılan çatışmalarla toplumlar kutuplaştırılmakta, ardından kaos ortamında siyasi ve ekonomik çıkarlar devreye sokulmaktadır.
Halkların Kardeşliği ve Ortak Mücadele
Maraş’tan Suriye’ye uzanan bu kanlı planları bozacak olan, halkların ortak aklı ve dayanışmasıdır. Mezhepler ve inançlar arasında düşmanlık yaratmaya çalışan bu stratejiye karşı, halkların bir arada yaşama iradesini güçlendirmesi şarttır. Türkiye ve Orta Doğu halklarının bu oyunları görmesi, geçmişte yaşanan acılardan ders alarak geleceği birlikte inşa etmesi hayati önem taşımaktadır.
Emperyalizm, halkların birbirine düşman olduğu bir coğrafyada kendini var eder. Bu nedenle, Maraş’ın ve Suriye’nin kanlı tarihini anlamak, gelecekte benzer olaylara karşı bilinçli olmak için bir zorunluluktur. Dün Maraş’ta katledilen Aleviler, bugün Suriye’de aynı karanlık ellerin hedefindedir. Ancak bu tertipleri boşa çıkaracak olan yine halkların dayanışması ve kardeşliğidir.
Unutulmamalıdır ki, bu topraklarda halkların ortak düşmanı, onları birbirine kırdıran karanlık güçlerdir, emperyalizmdir. Geçmişin acılarından ders çıkarmadıkça, bugünün ve geleceğin barışını inşa etme şansımız yoktur.
Author Profile
