Gelecek Partisi’nin Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde AKP’den ayrıldığından beri içerisinde tuttuğu iç sesini dışarıya döktü ve şöyle söyledi: “Ruhu bakımından evet ben AK Parti’den hiç kopmadım. Çünkü kuruluşundan itibaren nice çileli yollarda AKP Parti’nin içinde bulunduğumu herkes bilir. Bir adım geriye atmadım. Geçmişe dönük olarak herhangi bir hesabın peşinde değilim. Kimse kusura bakmasın. Onların içinden geldim.”
Birçoğumuz için şüphesiz Davidov’un sözleri malumun ilamı niteliğinde. Nitekim gerek Davidov gerekse de Bebecan, AKP hükümetlerinin karşı-devrim politika ve uygulamalarının hep mimarları arasında yer aldılar. Tek adam rejiminin kurulmasından Cumhuriyet birikiminin tasfiyesine, Ergenekon-Balyoz tertiplerinden BOP Eş başkanlığına… emperyalizmle işbirliği ve karşı-devrimcilik saflarında hep bir arada oldular. Ayrı partiler kurmaları onları yalnız TBMM’de bir arada olamadıkları için ayırmıştı. Bereket ki, CHP imdatlarına yetişti ve 2023 seçimlerinde kurduğu “demokrasi masalarıyla” DEVA ve Gelecek Partili adayları kendi listelerinden aday yaparak TBMM’ye soktu ve kardeşler arasındaki bu hasrete son verdi!
Dikkat edelim, Davidov özellikle Dış İşleri Bakanlığı ve Başbakanlığı döneminde BOP’un Suriye ve Ortadoğu’da yürüttüğü planın gerek akademik gerekse de politik altyapısını hazırlayan isimlerin başında geliyordu. Yazdığı “Stratejik Derinlik” kitaplarıyla emperyalizmin bölgedeki ve ülkemizdeki hedeflerinin meşrulaştırılması ve uygulanması anlamında çok kritik çabaları oldu. Dış politikamızın “Yeni Osmanlıcı” bir anlayışla alt-emperyalist denilebilecek bir misyona soyunmasında Davidov Ahmet dümenin başındaydı. 13 yıldır direnen Esad ve BAAS rejiminin çöküşü ve SMO gibi Türkiye’nin de doğrudan desteklediği cihatçı çetelerin Suriye’de egemen olması Davidov’u da heyecanlandırmış olmalı. Yaptığı açıklamanın böylesi bir sürece denk düşmesi bu bakımdan bir rastlantı değil.
Davitov’un açıklama yaptığı anlarda SMO’nun komuta kademesinde bulunan iki teröristin MHP Genel Merkezi’nde Devlet Bahçeli’yi ziyaret etmesi ve MHP’nin resmi sosyal medya hesabından paylaşılan ziyaret fotoğrafında “Genel Başkanımızın hayır duasını aldılar” paylaşımı rastlantı olmayan bir diğer gelişme olarak dikkatten kaçmamalı.
Süreç ilerledikçe fotoğraf çok daha netleşmektedir. Karşı-devrimcilik ve emperyalist planlarla iş birliği noktasında Türkiye’deki düzen siyasetinin tüm paydaşları aynı yerde hizalanmaktadır. Suriye’nin ve bölge ülkelerin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü hiçe sayanlar, kurdukları kirli ilişki ağlarıyla ülkemizin bağımsızlığını ve güvenliğini de tehlikeye atmaktadır.
Sosyalist Cumhuriyet Partisi’nin ilk günden bu yana, Altılı masanın “demokrasi” hikayesine ve düzen siyasetinin kirli çarklarına teslim olmadan, bölgedeki emperyalist tertiplere ve bu tertiplerin ülkemizdeki işbirlikçilerine karşı savunduğu tutarlı anti-emperyalizm siyaseti, Türkiye’de verilecek devrimci mücadelenin temel başlangıç hattıdır. Bugün, emperyalizme karşı verilecek mücadeleyle Cumhuriyet devrimi düşmanlarına karşı verilecek mücadele yeniden aynı eksende kesişmektedir. İç ve dış siyasetteki gelişmeleri, birbirini dışlamadan ve aralarındaki “işbirlikçilik ruhunu” ıskalamadan birlikte değerlendirebilmek, toplumun her gün daha fazla içerisine çekildiği ekonomik sorunlar ile ülke bağımsızlığını hedef alan emperyalist saldırılar arasındaki ilişkiyi daha fazla görünür kılmak asli görevimizdir. Toplumun geniş kesimlerini devrimci bir siyasette birleştirebilmek, bunu yapabildiğimiz ölçüde mümkün olacaktır.
Author Profile
