Bugün, Şili’de Sosyalist Salvador Allende hükümetine karşı Emperyalist ABD ‘nin desteklediği ve 20 yüzyılda en acımasız diktatörlük rejimini kuran General Augusto Pnochet askeri darbesinin 51. yıldönümü.
Şili Silahlı Kuvvetleri , 11 Eylül 1973 sabahının erken saatlerinde bir radyoda anonsu yaparak ülkenin yönetimini ele geçirdiklerini ve kontrolün kendilerinde olduklarını, Sosyalist Devlet Başkanı Salvador Allende’nin istifa etmesini talep ettiler.
Salvador Allende, Başkanlık sarayında halkına haykırarak söz verdi; “….. Şilili gençler, İşçiler ve yurtseverler; bu zalim ve ihanetçilere karşı asla teslim olmayacağım! Bu belki de size son konuşmamdır. Tarihin bu sürecinde halkına sadakatle bağlı kalacağım. Seçilirken size söz verip and içmiştim… Ve öyle de olacak, buradan sağ çıkmayacağım ! Ölümüm için asla üzülmeyin; boşuna olmayacak, bir gün mutlaka halkımın kalbinde ve vicdanında yeşerecektir ! Bundan hiç şüphem yok! Sizin de şüpheniz olmasın !…..”
Ancak, Salvador Allende Fidel Castro’nun kendisine hediye etmiş olduğu Kalaşnikof silahı ve 27 sosyalist gönüllü yoldaşı ile savaşarak yaşama veda etti.
O günlerde Uragaylı düşünür ve şair Mario Bonatdetti, böylesine barbar ve devasa güçler karşısında direnen, onlara unutulmaz onur ve ahlak dersi veren, cesareti ve tutarlılığı ve vermiş olduğu savaşımla devleşen Salvador Allende için şunları yazmıştır.
O BİR KALEYDİ..
“Barış adamını öldürmek için
Bir dünya orduyu hayal etmek
Zorunda kaldılar.
Koskoca bir ordu, bir tugay
Hatta başka bir ülkenin ordusuna bile
İhtiyaç duydular, hayal ettiler başlangıçta.
Ama barış adam Salvador Allende,
Bir ulus, bir kıta kadar büyüktü
Ve ellerinde bir tüfek ve halkını emri vardı.
Daha fazla kine, tanka,
Daha fazla bomba ve uçağa ihtiyaç vardı,
Daha fazla ihanetçiye, daha fazla işbirlikçilere,
Daha fazla alçağa, daha fazla uşağa
Daha fazla, daha fazla…
İhtiyaçları vardı.
Çünkü Barışın adamı Allende yıkılmaz bir KALEYDİ! “
Çeviri : Selçuk Tut
Evet; Salvador Allende, Onurun, sadakatın, cesaretin, ahlakın Merhametin, direncin, özgürlüğün devrimin ve yurtseverliğin en yıkılmaz kalesi olmuştu.
CIA ve ABD emperyalizmin askeri istihbaratı tarafından yönetilen büyük bir operasyon başlatıldı. Baskı, işkence ve siyasi suikastlarla Şili halkına sistematik bir soykırım uygulandı. Şili’de sol ve önderleri bir bir ve topluca imha edildi. Darbenin planlayıcısı ve dönemin ABD dış işler bakanı Henry Kiseenger bile ” çok kanlı bir darbeydi” demişti.
Darbe sonrası bunca işkence sonrası 30 bine yakın Şililinin öldürülmesinin yanında Pinochet rejimi, takip eden yıllarda, Allende döneminde ABD’li şirketlerden alınarak kamulaştırılan Bakır maden endüstrisini, bankacılığı, telefon şirketini , metal fabrikaları ve diğer tüm kamu kaynaklarını özelleştirme yoluyla emperyalist güçler ve işbirlikçi bir avuç Şili’yi sömürge güçlerine bağışladı. Eğitim, sağlık, ulaşım ve her türlü kamu hizmetleri bu egemen sömürge güçlerin barbarlığına teslim edildi. Ülkeyi yükselen ulus ötesi şirketler ve yerel oligarşi için bir cennete dönüştürmek amacıyla vergileri ve büyük ölçüde bütün kuralları kaldırdı. Milyonlarca Şilili emekçiler ve halkı, diktatörlüğün baskı ve zorbalığı altında ” vahşi liberal kapitalizmin” kurbanlığı olarak inim inim sömürüldü. Şili’deki gerici ve emperyalist işbirlikçi sermaye sınıfı için altın çağını oldu . Aynı günümüz Türkiye’sinde olduğu gibi…
Emperyalistler ABD ve işbirlikçileri, halkı manipüle ederek ve sendikacıları satın alarak Salvador Allende hükümetine âdete ihanet ettirip darbeciler fırsat sağlamışlardı… Bunu darbe sonrası farkına varan halk, ağır bedeller ödeyerek görmüştür.
Salvador Allende, halkı ve bütün sol güçleri bir araya getirip 20 . yüzyılda demokratik yollarla Sosyalizmi inşa etmenin umudunun kapısını insanlığa açmış ve devrimi savunmanın eşsiz mirasını da bırakmış en seçkin bir önder olarak yüz yıllarca onur ve şerefle anılacaktır.