Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), kökeni El Kaide’ye dayanan ve bugün emperyalist güçlerin maşası olarak kullanılan bir terör örgütüdür. Daha da vahim olan, Türkiye’deki bazı televizyon ve gazetelerin bu örgütün liderini meşrulaştırma çabasına girmesidir. Suriye konusunda oluşturulan bu söylem, HTŞ gibi bir terör örgütünü aklamayı ve emperyalist planlara zemin hazırlamayı amaçlamaktadır.
Bugün HTŞ’nin faaliyetlerini övenler, yarın benzer bir kampanyayı YPG/PKK gibi diğer terör örgütleri için yürütmekten de çekinmeyeceklerdir. Bu, bölgeyi tamamen ABD’nin kontrolüne sokmak ve İsrail’in çıkarlarını korumak için yürütülen Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) açık bir tezahürüdür. Bulduklarını iddia ettikleri “cezaevleri” gibi yalanlarla kamuoyu manipüle ediliyor. ABD’nin dünyanın dört bir yanından topladığı katillerle kurduğu bu örgüt, bölgede kaos yaratmak, merkezi otoritenin yeniden güçlenmesini engellemek, Lübnan’da Hizbullah’ın ve Filistin’de direniş hareketlerinin ikmal yollarını kesmek için faaliyet göstermektedir.
Emperyalistlerin Planları ve Bölgesel Gerçekler
Suriye’de yaşanan savaş, ABD ve İsrail’in çıkarları doğrultusunda sürdürülmektedir. Şam’ın düşmesiyle geçici bir zafer havası estiren emperyalistler ve siyonistler, aslında bölgenin gerçek dinamiklerini göz ardı etmektedir. Direnişin ikmal yollarını kesseler de, mazlum milletlerin mücadele ruhunu yok edemeyeceklerdir. Tarih boyunca, mazlumların iradesi ve kararlılığı zalimlerin hesaplarını bozmuştur. Bu savaş da istisna olmayacaktır.
HTŞ ve benzeri örgütler, mezhepçi yaklaşımları ve ganimet paylaşımı gibi unsurlarla kendi içlerinde çatışmaya mahkûmdur. Bugün emperyalizmin piyonu olan bu yapılar, yarın kontrol edilemez hale geldiklerinde, varlıklarını sürdüremez duruma düşeceklerdir. Hiçbir emperyalist plan, bu yapıları kalıcı kılacak bir temele dayandırılamaz.
Bölge Halklarının Direnişi
HTŞ’nin meşrulaştırılmasına yönelik çabalar, yalnızca emperyalistlerin bölgedeki çıkarlarını perçinlemek için yapılmaktadır. Ancak mazlum milletlerin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi tarih boyunca olduğu gibi bugün de devam etmektedir. Direniş hareketleri, tüm zorluklara ve engellere rağmen yeni yollar bulacak, mücadeleyi sürdürecektir.
Yalçın Küçük’ün bir TV programında söylediği şu sözler, bugün yaşananları anlamak açısından çarpıcıdır: “Bir insan, bir grup ya da bir parti çok Müslümansa, çok Yahudidir. Bizde aşırı İslam ile aşırı Yahudilik bir araya geldi.” Bölgedeki karanlık planların ve işbirlikçilerin bu derece iç içe geçmiş olması, mücadele azmimizi artırmalıdır.
Son Söz
Bugün emperyalistlerin ve siyonistlerin günü olabilir. Ancak mazlumların iradesi, inancı ve bağımsızlık tutkusu bu hesapları bozacaktır. Zalimlerin zaferi geçicidir; tarihin tekerleği her zaman mazlumların lehine döner. Bölge halkları, emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir. Bu mücadelede gerçek kazanan, özgürlük ve onurunu koruyan mazlum milletler olacaktır.
Author Profile
