Şerefli Türk subayları Orgeneral Çetin Doğan, Orgeneral Fevzi Türkeri, Korgeneral Yıldırım Türker, Tümgeneral Cevat Temel Özkaynak, Tümgeneral Erol Özkasnak 936 gündür suçsuz yere hayatlarının sonunu tutukevinde geçiriyorlar. Bu yazı siz sevgili okurlara ulaşana kadar sayaç hızla çalışacak, 936 gün artarak ilerleyecek. Çeşitli sağlık sorunları ve ilerlemiş yaşlarından konu edilerek serbest kalmalarının talep edilmesi bu değerli Türk Subaylarını üzüyor bile olabilir. Suçsuz olduğunu bilirken, sadece ülkesini korumak, vatan ve milletin bağımsızlığı için görevini yerine getirmek azim ve kararlılığı içindeyken iyi niyetli insanların bile durumu yeterince kavramadığını düşünebilirler. Uzlaşma halinde olmamaları, sağlık sorunları ve ilerlemiş yaşlarına rağmen bir asker gibi dimdik duruşları hepimize tarihi bir ders ve örnektir.
Avdan köylüsü,75 yaşındaki Hatice Ana, kepçelerle tarlasına girmeye çalışan şirketin elemanlarına direniyor. 75 yaşındaki Anadolu kadınının 5 maden çalışanını darp ettiği gerekçesiyle hakkında 5 yıla kadar hapis cezasının istendiği dava sürüyor. Nerden bakarsanız sahipsiz bir vatanın sahipsiz insanlarıyız. Kendi kendimize sahip olmaktan, bir arada durmaktan, ülkemizi korumak, vatan ve milletin bağımsızlığı için üzerimize düşeni yapmaktan başka çare görünmemektedir.
Cumhuriyet devrimlerinden uzaklaşıldıkça, gösterişçi bir yaşam tarzının savunusu ile Atatürkçülük birbirine karıştıkça, altı ok babaannemizin resmi gibi duvarda eskiyen bir anıya dönüştükçe bu bedeller ödenmeye devam edecek. Bazen her sorunumuzu Cumhuriyet devrimleri ile çözebilir miyiz, altı ok günlük yaşam pratiğinin zorlukları üstesinden gelmeyi sağlayabilecek mi diye sormadan edemiyorum. Dönüp tarihe bakmak, altı ok diye kestirmeden ilerlediğimiz Cumhuriyetçilik, Devletçilik, Halkçılık, Laiklik, Milliyetçilik ve Devrimcilik ilkelerinin özüne inmek, aradığımız yanıtları bizlere sunuyor. Planlı bir ekonomi ile laik bir yaşamın önderliğinde milli ve halkın çıkarlarını gözeten, devrimci atılımlarla halkını geliştiren bir cumhuriyet hepimizin arkasında dağ olup sorunların üstesinden gelmemizi sağlamaz mı? Üstelik Asya’nın dünya üzerindeki olumlu yükselişi, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliğinin geriliyor olması önemli gelişme zemini de yaratacaktır. Örneğin Tarikat ve Cemaatlerin kapatıldığı, bunlara ait yurtların kalmadığı, gençlerin bilimin ışığında ilerlediği, ülkenin ihtiyaçlarına uygun bir planlama ile oluşturulan eğitim sistemi gençliğin önemli ölçüde sorunlarını çözebilir. Bilgiden yoksun değiliz, çalışacak nüfusumuz var. Dağlarımız, ovalarımız, akarsularımız, ormanlarımız, denizlerimiz her türlü kötü uygulamaya rağmen hala kurtarılabilir. Büyük zenginliklerin ülkesiyiz. Tarihimiz, uygarlıkların beşiği coğrafyamız her şeyimiz var. Eksik olan altı ok ile çizilen halkçı, devrimci rota.
Mart ayının sonlarında yerel seçimler olacak. Sohbetlerde, seçimin halkın hayatında yaratacağı değişiklikler, alınacak hizmetlerden çok seçim sonrasında ki ekonomik krizle nasıl baş edileceği konuşuluyor. Büyük bir yabancılaşma yaşanıyor bir bakıma. Kimse seçim sonunda dün olduğundan daha iyi bir hizmet beklemiyor. Adayların da yerel seçimleri etkileyecek daha iyi bir hizmet önerileri yok zaten. Partilerin başkanları konuşuyor, adaylar dolaşıyor, seçim sonrasından endişeli seçmen sadece izliyor. Heyecan, coşku yaratacak, umut verecek bir atılım görünmüyor. Eksik olan yine ortada aslında. Bu seçim yarışında halka hizmet için yarışacak, ülkesine tutku ile bağlı, pratiğini halkçı devrimci rota ile belirleyecek ne adaylar var ne de partiler. Bu eksiği gidermek gerek.
Author Profile
Latest entries
- Yazarlar17/05/2024Kahve kokusu
- Yazarlar27/04/2024Sonuçları olacak
- Yazarlar05/04/2024Tıkanıklık
- Yazarlar24/03/2024Sorumluluk hepimizin