Suriye, Hama, İdlib ve Halep’teki son gelişmeler, Batı Asya’daki güç dengelerinin değiştiğini ve emperyalist müdahale çabalarının çözüldüğünü gözler önüne seriyor. ABD ve İsrail destekli terör grupları, sahadaki üstünlüklerini kaybediyor. Suriye-Rus savaş uçakları, İdlib ve Hama’daki terör çetesi HTŞ karargâhlarını, toplantılarını, mühimmat depolarını ve konvoylarını havadan ve karadan bombalayarak bu terörist grupların varlıklarını zayıflatmaya çalışıyor.
Bölgedeki gelişmeler ise bu tabloyu daha da pekiştiriyor. Sahada Suriye ordusunun kararlı mücadelesi ve Rusya’nın hava operasyonları, terör gruplarının etkisini azaltırken, emperyalist planların da çözülme sürecine girdiğini gösteriyor. Ancak mesele yalnızca askeri bir mücadele değil. Sahadaki direniş, aslında çok daha geniş bir anlam taşıyor: Emperyalizme karşı bölgesel bağımsızlık mücadelesi.
MÜCADELEDE SURİYE HALKININ YERİ
Suriye halkı, bu savaşın yalnızca izleyicisi değil, en önemli aktörüdür. Genç yaşlı demeden cepheye koşan Suriyeliler, topraklarını savunurken aynı zamanda bir özgürlük mücadelesi veriyor. Ancak bu mücadelenin mezhep çatışması olarak lanse edilmesi, emperyalist güçlerin algı operasyonunun bir parçasıdır. Medyanın bu çarpıtması, Suriye’de yaşananların esasen bir vatan savunması olduğu gerçeğini gizlemeye çalışıyor. Oysa mesele, bir halkın kendi kaderini tayin etme mücadelesidir.
DİRENİŞİN BÖLGESEL BOYUTU
Suriye’deki mücadele, yalnızca Suriye’ye özgü değil. İran ve Rusya’nın desteği, Batı Asya’da emperyalizme karşı yükselen bir ittifakın göstergesidir. İran Devrim Muhafızları’nın sahadaki varlığı ve Rusya’nın stratejik hamleleri, bu ittifakın ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyuyor. Bu dayanışma, emperyalizmin bölgedeki hesaplarını bozarken, mazlum milletlerin iradesinin ne denli belirleyici olduğunu da gösteriyor.
ABD VE İSRAİL PLANLARININ BOZULMASI
ABD ve İsrail’in terör grupları üzerinden kurmaya çalıştığı denklemler, bölgedeki direnişin gücü karşısında etkisiz kalmıştır. Özellikle İran’ın Yemen, Lübnan ve Filistin’e verdiği destek, Siyonizm karşıtı mücadelede belirleyici olmuştur. Aynı şekilde, Rusya’nın Ukrayna’daki yoğunluğuna rağmen Batı Asya’da aktif rol oynaması, emperyalistlerin hesaplarını şaşırtmıştır.
TÜRKİYE’NİN YALNIZLAŞAN POLİTİKASI
Türkiye, Batı Asya’daki stratejik yanlışları nedeniyle giderek yalnızlaşıyor. Yeni Osmanlıcılık hayalleri ve tarihsel bir yanılgıya dayanan Abdülhamit dönemi politikalarına öykünmesi, Türkiye’yi bölgedeki gerçeklikten koparıyor. Daha da önemlisi, Türkiye’nin Suriye hükümetiyle iş birliği yapmak yerine ayrılıkçı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte hareket etmesi, ülkenin emperyalist planlara hizmet eden bir pozisyona sürüklenmesine yol açıyor.
Bu tercihler, Türkiye’nin hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde yalnızlaşmasına neden oluyor. Özellikle Suriye’nin toprak bütünlüğüne zarar veren bu adımlar, Batı Asya’daki dostlarından uzaklaşmasını sağlıyor.
SONUÇ: BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ
Bugün Batı Asya’da yaşananlar, mazlum milletlerin emperyalizme karşı yürüttüğü onurlu bir bağımsızlık mücadelesidir. Suriye, Lübnan ve Filistin halkları, kendi geleceklerini tayin etme kararlılığıyla emperyalist planları boşa çıkarmaktadır. Bu mücadelede Suriye, İran ve Rusya’nın “ikinci İsrail” planına karşı sergilediği kararlı tavır da dikkat çekicidir. Bu direniş, sadece askeri başarılarla değil, siyasi iradeyle de emperyalist hesapları alt üst etmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” Bugün Batı Asya’da yükselen direniş, bu sözün ne kadar haklı olduğunu bir kez daha gösteriyor. Emperyalizme karşı verilen bu mücadele, sadece bölgesel değil; mazlum milletlerin bağımsızlık mücadelesinde bir dönüm noktasıdır.
Author Profile
