Sosyalist Cumhuriyet Partisi tarafından konut sorununa ilişkin raporda şunlara yer verildi:
Ülkemiz, tarımın çökmesi, işsizlik, emeklinin sefaleti, yoksullaşma, pahalılık, eğitimde yozlaşma ve cehalet gibi temel sorunlara ek olarak, konut konusunda da kapitalizmin sebep olduğu vahşeti yaşamaktadır.
Emekçiler, emekliler ve öğrenciler için konut sahibi olmak imkânsız, ev kiralamak ateşten gömlek oldu.
TÜİK, 2014 yılında emekli aylığının yüzde 29,1’i kiraya yeterken, 2024 yılında aynı konut için üç emekli aylığının yetmediğini saptıyor. 12.500 TL aylık alan emekliden, 25 – 30 bin TL istenmektedir. Öğrenci için durum daha acı. Üç öğrencinin karşıladığı kirayı, şimdi 15 öğrenci bile karşılayamıyor.
CUMHURİYETİN HALKÇI, KAMUCU KONUT ÇİZGİSİ
Atatürk’ün halkçı cumhuriyeti için yurttaşların konut ihtiyacını karşılamak, eğitim ve sağlık gibi devletin temel görevleri arasındadır. Cumhuriyet, yanmış, yıkılmış ülkenin, aç, sefil ve yetim milyonları için daha başında bu yola girdi ve kısa zamanda büyük adımlar atıldı.
• 1926’da Atatürk’ün emriyle Emlak ve Eytam Bankası kuruldu. “Eytam” yetim demekti. Eytam Bankası çok sayıda konut yaptı, mahalleler inşa etti, kooperatif örgütledi.
• Kamu kurumları çalışanları için lojmanlar, mahalleler inşa etti.
• 1930’da kanunla belediyelere “ucuz belediye konutları” yapma görevi verildi. 1948’de yetkileri güçlendirildi, 1950’de Belediye Meclisleri de yetkilendirildi, 1960’ta konut görevlerini kolaylaştırıcı Mesken Kanunu çıkarıldı. Hepsinde amaç, halka sağlıklı konutlar yapmaktı ve bu, devletin görevi idi.
• 27 Mayıs Devrimi ile devletin sağlıklı konut yapma görevi, Anayasal görev haline getirildi. 1961 Anayasasının 49. Maddesi, “Devlet, yoksul veya dar gelirli ailelerin sağlık şartlarına uygun konut ihtiyaçlarını karşılayıcı tedbirleri alır” demektedir. Yoksullar için sağlıklı konut anayasal haktı artık.
• SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı, Esnaf Sanatkâr Odaları, Devlet Demiryolları, OYAK gibi çok sayıda kurum, yoksul halkın ve mensuplarının konut sahibi olabilmesi için seferber oldu. Kooperatiflere destek oldular, konut kredileri sağladılar. Sadece SSK, 1984’e kadar 200 bin konut yapılmasını sağladı.
• 1946’da Emlak ve Eytam Bankasının da katılımı ile Türkiye Emlak Kredi Bankası kuruldu. Halkçı ve kamucu konut alanında önemli işler yaptı. Mahalleler, ilçeler kurdu. Binlerce kişiye kredi sağladı.
• Bu çizgi, sonraki yıllarda büyük engellerle, kösteklemelerle karşılaşsa da 70’lerde kooperatif patlaması olarak ortaya çıktı ve o da kösteklenerek söndürülünceye kadar, yüz binlerce yoksul ve orta gelirli aile konut sahibi olabildi. Örneğin Batıkent, Eryaman kooperatif denizleri bu örneklerden bazılarıdır.
12 EYLÜL VE HALKÇI KONUTA BÜYÜK OPERASYON
• 12 Eylül Amerikan darbesi ve Özallarla başlayan piyasacı kapitalizm, halkçı ve kamucu konut politikasına karşıydı. Darbe ile aradıkları fırsatı buldular. İlk işleri 82 Anayasası ile 1961 Anayasasının devlete verdiği “yoksullar ve dar gelirliler için sağlıklı konut sağlama görevi”ni yok ettiler.
• Arkasından halkçı konut alanında dev işler yapan 405 şubeli Türkiye Emlak ve Kredi Bankasını, 2001 yılında Ziraat Bankasına devrederek yok ettiler.
• Sonra SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı, Devlet Demiryolları, Esnaf Odaları ve daha nice kurumun konut kredisi vermesini engellediler. 2006’da BAĞ-KUR, Emekli Sandığı ve SSK’yı SGK adıyla birleştirdiklerinde, konut kredisi verme görevlerini tümüyle yok ettiler.
• Ayrıca verilen kredilerin inşaat maliyetini karşılama oranını erittiler. 1985’te kredilerin inşaat maliyetini karşılama oranı yüzde 80’lerde iken, 1990’ların sonlarında yüzde 15’in altına düşürdüler.
• 1970’li yıllarda konut kooperatifi patlaması olmuştu. 1990’lardan sonra kooperatifleri de yaşayamaz hale getirdiler. Ruhsatlı konut üretiminde kooperatiflerin payı 1988’de %35 iken, 2009’da %6’ya düşürdüler.
İKİNCİ OPERASYON, ÖZAL’IN TOKİ’Yİ KURMASI:
12 Eylül darbesi sonrası kamuculuğu ve halkçılığı yok etmek niyetiyle iktidara oturan Özal, bir yandan da kamucu ve hakçı uygulamaları söndürmeye yönelirken, öte yandan da TOKİ’yi kurdu ve konut alanında imparatorluk yetkisiyle donattı. Tekelleşmiş bir kredi bankeri, taşeron ve müteahhit zenginleştiren bir inşaat şirketi olacaktı. Öyle de oldu.
Ancak TOKİ iki tür konut üretiyordu. Biri halkla irtibatı olmayan ayrıcalıklı bölgelerde, zenginler için yüksek güvenlikli lüks evler, diğeri de “toplumsal konut” dedikleri…
“Toplumsal konut”lar, inşaat kalitesi düşük, mimarisi tek tip, kent merkezi ile ilişkisi kesilmiş, kültürel, yaşamsal ortamları olmayan, yoksul ve orta sınıf mahalleleri idi. Şehir dışında, sınıfsal tecrit uğramış gettolardı. TMMOB, yatakhanelere benzetiyordu. Toplumsal konutlarda sadece işçi sınıfı öbekler halinde parçalanmıyor, zenginlerle karşılaşma, onlarla kendini kıyaslama şansını da yitiriyordu.
YABANCI EMLAKÇI İŞGALİ:
Konut rant ve vurgun aracı olunca, 1990’larda yabancı emlak tekelleri ülkemizi işgal ettiler, yerli emlakçıları işçileri yaptılar. Yabancı emlak tekelleri bir yandan yerli holdingler öte yandan emlak topladılar. Emlak piyasasını kontrol edecek fiyatları belirleyecek güce ulaştılar. Vatandaşın konut sahibi olabilmesi ya da kira bedelini ödeyebilmesi, mafyalaşmış bu şebekenin insafına kalmıştı.
Evsizler ev alamazken, evi olanlar da evlerini yitirmeye başladılar. TÜİK’e göre 2010’da ev sahipliği oranı %65 iken, 2024’te %55’e düştü. Korkunç oranda ve korkunç hızda bir erime yaşanmaktadır.
650 BİN MÜTEAHHİT!:
53 bin yurttaşımız can verdiği, 36 bin 932 bina yıkıldığı, 311 bin bina kullanılamaz olduğu 6 Şubat depremi sırasında Türkiye’de tam 453 bin müteahhit vardı. Daha da düşündürücü olanı ise, depremden sadece 5 ay sonra, 3 Haziran 2023 tarihinde sayının 646.364’e çıkmış olmasıdır.
Oysa 2023 yılında Almanya’daki müteahhit sayısı 3.800, Fransa’daki ise 1.800’dür.
EVSAHİBİ KİRACI KAVGALARI:
Hemen her gün ev sahibi-kiracı kavgaları yaşanıyor. Mahkemeler kira tahliye dosyaları ile dolup taştı. Son 2 yıldaki artış yüzde 100 dolayında. 2022’de dosya sayısı 22 bin iken, 2024’ün sadece ilk 6 ayında 47 bine çıktı. Halkı birbirine düşürdüler.
KİRACI SAYISINDA PATLAMA:
Kira için istenen bedel vahşi şekilde tırmanırken, yoksullaşma kiracı sayısını da artırdı. TÜİK’e göre, 2012’de kiracı oranını % 20,9 iken, 2023’te % 27,8’e tırmandı. 11 yılda yüzde 9 artmış.
Öte yandan 2006’dan bu yana 5,6 milyon konut sahibi, evini kaybetmiş durumdadır.
YABANCIYA KONUT SATIŞI:
2012’de yabancı konut satışını yasalaştırdılar. 2013’te yabancılara tam 12 bin 181, 2013 ile 2023 yılları arasındaki 10 yılda ise, tam 380 bin 072 konut sattılar. Öte yandan konut için 400 bin dolar veren her yabancıya, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı da veriyorlardı. Çanakkale Şehitlerinin, Kurtuluş Savaşı şehitlerinin can vererek, şehit düşerek bize emanet ettiği vatan, para karşılında arsa, ev, hatta vatandaşlık olarak yabancılara satılıyordu. Konut sorunu artık milli soruna, ihanete dönüşmüştü.
SONUÇ
Ülkemiz tam anlamıyla sahipsizler ve vurguncular ülkesine dönüşmüş. 12 Eylül Amerikancı darbesi ile, Özallarla başlatılan vahşi kapitalizm ve bu politikanın parçası olarak vahşi konut politikaları, Özalların politikalarının iştahlı bir uygulayıcısı olan AKP iktidarı döneminde, ülkeyi yangın yedine dönüştürmüştür.
- Sosyalist Cumhuriyet Partisi’nin çözüm önerileri şunlardır;
- 1-) Konut hakkı, sağlık ve eğitim gibi en temel insani ve toplumsal haktır. Halkın barınma ihtiyacı, vahşi kapitalizmin para kazanma hırsına, piyasa koşullarına terk edilemez. Atatürk’ün ve Cumhuriyetin hedefi olan, 1961 Anayasası ile Anayasal görev niteliği de kazanmış olan “halkı ve yoksulları sağlıklı konut sahibi yapma görevi”, çağdaş yaşamın gerekleriyle donanmış olarak bugün de devletin temel görevleri arasında olmalıdır.
- 2-) TOKİ yeniden yapılandırılmalı, şirketlere ve müteahhitlere rant sağlamayan, kamuculuğun ve halkçılığın esas olacağı temele oturtulmalıdır.
- 3-) TOKİ eliyle insanımızı sınıflara parçalayan gettolara son verilmeli, konut ihtiyacı, yaşam ortamı, çalışma, eğitim, sağlık, çevre, eğlenme ve dinlenme haklarıyla bütünlük içinde ele alınmalıdır.
- 4-) Yetkileri kısılmış olan Mühendis ve Mimar Odalarına yetkileri devredilmeli, odalarımız sektörde denetleyici ve yönlendirici olarak etkin konuma kavuşturulmalıdır.
- 5-) TOKİ, taşeron ve müteahhit genel müdürlüğü olmaktan çıkarılmalı, TMMOB’nin ilgili odaları ile sıkı iş birliği içinde inşaatları bizzat yapar hale gelmelidir.
- 6-) Konut kooperatifleri teşvik edilmeli, kamu kurumlarının personele konut desteği yeniden planlanmalıdır.
- 7-) Müteahhit enflasyonu denetim altına alınmalı, mesleğe kalite ve sorumluluk getirilmelidir.
- 😎 Yabancı emlak tekellerinin iç pazarımızı ele geçirmelerine izin verilmemeli, faaliyetleri sınırlanmalı.
- 9-) Yabancıya konut satışı teşvikine son verilmeli, bedel karşılığı vatandaşlık yasaklanmalıdır.
- 10-) Konut ve kira fiyatlarını belirleyecek ölçüde konut stoklamaya izin verilmemeli, konut mülkiyeti sınırlandırılmalıdır.
- 11-) Kira fiyatlarının öğrencinin, emeklinin ve emekçinin ödeme gücünü zorlayacak düzeye çıkmasına izin verilemez. Halkçı devletin vahşeti sınırlayan yaptırımı ve denetimi harekete geçirilmelidir.
Author Profile
Latest entries
- alt manşet28/11/20242025 yılında uygulanacak trafik cezaları belli oldu
- ana manşet28/11/2024Eksi netle üniversite iddiası
- ana manşet27/11/2024Erdoğan’ın ‘hızlı tedbir’ talimatının ardından RTÜK cezaları yazdı
- ana manşet27/11/2024Erdoğan Bahçeli’nin ‘Öcalan’ çağrısıyla ilgili ‘Cesur ve ezberleri bozan bir teklif’ açıklaması