Çin’in inşa ettiği İpek Yolunu biliyorsunuz. Buna karşı ABD, Hindistan’dan başlayan Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, İsrail’den geçip Avrupa’ya ulaşan yeşil geçidi inşa etmeye çalışıyor. Bu yeşil geçit, Gazze’nin kuzeyinin hemen kenarından geçiyor. Plana göre ve İsrail’i ilgilendiren kısmından söz ediyorum; Kızıldeniz ile Akdeniz arasında bir kanal açılacak, Süveyş kanalına paralel, bu kanal Gazze’nin kuzeyinden geçecek. Birinci amaç, bu kanalı ya da geçidi güvenlikte tutmak. Dolayısıyla bu kanalın etrafında hiçbir karşı gücün olmaması gerekiyor ABD ve İsrail’e göre.
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve Filistin Yönetimi üst düzey yetkilisi İsrail’in Gazze’ye saldırısını ve savaş sürecini Yarınlar’a değerlendirdi.
- 7 Ekim’deki olaylarla başlayan ve İsrail’in acımasız saldırısıyla devam eden bu savaşı nasıl görmek gerekiyor?
Neden Gazze? Önce oradan başlayalım. Gerçekçi olmak istiyorsak bu savaşı başlatan HAMAS. Zamanlamayı kim seçti, HAMAS mı seçti, başka bir ülke mi seçti? bunu HAMAS önderliğine sormak gerekir. Fakat ne yazık ki tek diyebileceğim şey acı da olsa söylemek zorundayım; HAMAS yaptığı bu eylemle İsrail’in aşırı sağcı hükümetine altın bir fırsat verdi. Çünkü bu eylem ve yapılanlar, tüm dünyanın tasvip etmediği icraatlardı. Böylece İsrail uluslararası camiada, daha doğrusu Batı dünyasında yapacağı şu anki savaş için onay almış oldu. O da neden? Çünkü 7 Ekim’de HAMAS’ın yaptığı eylem, hem DAEŞ’in, IŞID’ın eylemlerine hem de 11 Eylül’de Amerika’daki El Kaide eylemine benzetildi. Üçüncüsü Hitler’in Yahudilere karşı yaptığı holokosta benzetildi. Yani bunu düşünürsek Almanya’nın holokostan dolayı halen yaptırımlara maruz kaldığını düşünürsek demek ki Filistin halkının ne kadar yıl ve ne tür yaptırımlara maruz kalacağını anlamak zor değil. Bu yüzden İsrail bu fırsatı yakalamışken, Netanyahu iktidara geldiği günden 7 Ekim’e kadar uyguladığı politikayı değiştirme fırsatını buldu.
Bilindiği gibi Netenyahu, hem HAMAS’ın Gazze’de darbe yapmasını kolaylaştırdı hem de Filistin birliğinin sağlanmaması için elinden geleni yaptı hem de bu bölünmüşlüğü besledi. Katar’la yaptığı anlaşma dolayısıyla her ay 30 milyon dolar İsrail eliyle HAMAS’a iletiliyordu. Yani bir yerde onun savunduğu politika şu anlama geliyordu; güvenliği parayla satın alıyordu. HAMAS’ın da işine geliyordu. Çünkü bir taraftan parayla besleniyordu bir taraftan Mısır’dan ithal edilen maddeler gümrüğe tabii tutulmuyordu Mısır tarafından. Oysa HAMAS gümrük parası alıyordu, petrol Mısır’da olan fiyattan giriyordu, Gazze’de kat kat fiyatla satılıyordu. Bunların hepsi HAMAS’ın cebine giriyordu. HAMAS Gazze’deki ihtiyaçlar için bir kuruş para ödemiyordu. 2007 yılından bu yana 17 yıldan söz ediyoruz. Filistin yönetimi Gazze’nin elektriğini, suyunu, sağlık ihtiyaçlarını vb. karşılıyordu, Gazze’deki Filistin yönetimi memurlarının maaşlarını ödüyordu. Bunları hep Filistin yönetimi karşılıyordu. HAMAS bunlardan muaftı.
HAMAS’A YÜKLENMEK HATADIR ŞU ANDA
Neden HAMAS bu işe kalkıştı gerçekten bilmiyoruz. Tek bildiğimiz şey, bu eylem için en az 1,5-2 yıl hazırlık yapıldığıdır. Bu hazırlıkların hepsi Gazze’de olmuş olamaz onu da biliyoruz. En azından uçakların eğitimi Gazze’de yapılmış olamaz çünkü Gazze hava sahası biliniyor, İsrail’in kontrolü altında. Bir dış ülkede ya da daha fazla ülkede yapılmış olabilir bizim bazı bilgilerimiz var ama isim vermek istemiyorum, sırası değil. HAMAS’a da yüklenmek istemiyorum bu hatadır şu an. İsrail’in bu acımasız savaşta yaptığı katliamları hepiniz izliyorsunuz. Şehit ve yaralı sayısının 100.000’i aştığını biliyoruz, Gazze gibi 2.4 milyon nüfusu olan bir yerden söz ediyoruz. Şu anda çok kesin bir şekilde söyleyebilirim, Gazze şeridindeki binaların yüzde 80’i kullanılamaz hale geldi. Hiçbir hastanenin hizmet vermediği, hiçbir okulun sağlam kalmadığını söyleyebilirim. Bu da Gazze’nin ne hale geldiğini ve bu savaşın nasıl bir savaş olduğunu gösteriyor.
- Bu savaş HAMAS ile İsrail’in karşılıklı güç gösterisinin ötesinde bir savaş. Büyük bir katliam var. Bunu nasıl açıklayabilirsiniz?
Neden savaş bu kadar katıdır? Niye bu savaş bu kadar şiddetle devam ediyor? Bunun bir sürü nedeni var. İşin aslına döneceksek asıl kavga ABD ile Çin arasındadır. Çin’in inşa ettiği İpek Yolunu biliyorsunuz. Buna karşı ABD, Hindistan’dan başlayan Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, İsrail’den geçip Avrupa’ya ulaşan yeşil geçidi inşa etmeye çalışıyor. Bu yeşil geçit, Gazze’nin kuzeyinin hemen kenarından geçiyor. Plana göre ve İsrail’i ilgilendiren kısmından söz ediyorum; Kızıldeniz ile Akdeniz arasında bir kanal açılacak, Süveyş kanalına paralel, bu kanal Gazze’nin kuzeyinden geçecek.
Birinci amaç, bu kanalı ya da geçidi güvenlikte tutmak. Dolayısıyla bu kanalın etrafında hiçbir karşı gücün olmaması gerekiyor ABD ve İsrail’e göre.
İkinci neden, Gazze’nin doğalgazı. Keşfedilen doğalgazda İsrail’in gözü vardır. Gazze’nin güvenliği İsrail’in elinde olmazsa bu doğalgazdan yararlanma fırsatı olmaz İsrail’in. Bu doğalgazdan Filistinlilerin yararlanmasına izin vermemektir. Çünkü Filistin’in bu gazdan yararlanması milyarlarca dolardan yararlanması, bu da iyi ekonomi şartları demek, iyi kalkınma demek, halkın daha dik ve sağlam bir şekilde mücadele etmesi demektir. Bu nedenle İsrail asla izin vermeyi düşünmez.
2030’A KADAR 1 MİLYON DAHA YERLEŞİMCİ HEDEFLENİYOR
Üçüncü nedense, bir tek İsrail’i bağlar. Şu anda var olan aşırı sağcı hükümetin rüyasında büyük İsrail devletini inşa etmek var, yani yayılmacı politika izliyor. Bu yayılmacılık iki tür şekil alıyor.
Bir tanesi Filistin’in içinde yerleşim birimleri artırarak oluyor, bu hükümet döneminde bu yerleşim birimleri hız aldı ve kat kat arttı. Yerleşimcilerin sayısı da katlanıyor. Onların amacı, 2030 yılına kadar Batı Şeria’ya 1 milyon daha yerleşimci yerleştirmek. Bunu yerleştirebilmek için yeni topraklara el koymak gerekir. Bu yüzden değişik kararlar çıkarttılar. En önemlisi Oslo Anlaşmasına göre A, B ve C bölgelerine ayrıldı Filistin. C bölgesi Batı Şeria’nın yüzde 61’ini oluşturur. C bölgesi ne demek? Güvenlik ve idari sorumluluk İsrail’e aittir. B bölgesi ise idari sorumluluk Filistin’e ait, güvenlik İsrail’e ait. A bölgesi ise iki sorumluluk da Filistin’e ait. A bölgesi Batı Şeria’nın yüzde 11’ini oluşturur, B bölgesi yüzde 28’ini, C bölgesi yüzde 61’ini oluşturur. Alınan en önemli karar C bölgesinde Filistinlilerin yatırım yapmaları yasaklandı. Bu hükümet iktidara geldiğinde. Bu kararı asıl alan kim? Smotrich. Smotrich kim? Dini Siyonizm partisinin başkanıdır. Aşırı faşist, aşırı sağcı, Tevrat’a dayanarak siyonizmi Tevrat’a uyarlayan bir politikacı ya da sorumlu. Bu hükümet kurulduğu zaman koalisyon olarak Smotrich’e ne görevler verildi? Hem maliye bakanı, hem de Batı Şeria’nın sorunlarından sorumlu bakan. Bu demek ki İsrail’in kurduğu sivil idare bu dama bağlıdır. Yani Smotrich Filistin yönetimini tanımıyor, İsrail’in getirdiği sivil idare ile Batı Şeria’nın yönetilmesinden yana. Buna da dikkat edelim, İsrail’in asıl hedefi Batı Şeria’dır. Özellikle sağcı ve dinciler için çok kutsal sayılır. Bu savaşın İsrail için asıl amacı, ileriki günlerde görülecek, bir tanesi yayılmacılık, Gazze’yi mi alır daha sonra güney Lübnan’ı mı alır, daha sonra Sina çölünden bölümler mi alır bilinmez ama Nil’e kadar İsrail’in kutsal toprakları olduğuna inanıyorlar.
İkincisi başka bir neden olarak Netanyahu’yu ilgilendirir. Netanyahu bir sürü yolsuzluk olaylarından dolayı yargılanıyor. Mahkemeden kurtulmak için savaşı sürdürmek istiyor. Kendini büyük kurtarıcı ve büyük İsrail devleti için ilk adımı atan biri olarak, Filistin devletinin kurulmasını engelleyen bir kahraman olarak kendini sunmaya çalışıyor. Zannediyor ki bunu başarırsa mahkemeye karşı İsrail toplumu tarafından bir dokunulmazlık kazanacağını düşünüyor. Tabii bu politika Amerika’nın istediği politika ile uyuşmuyor.
İSRAİL SAVAŞI UZATMAK İSTİYOR
ABD ile İsrail amaçlarda birleşiyorlar, bir tanesi HAMAS’ın askeri gücünü yok etmek, ikincisi rehineleri kurtarmak. Bu iki amaçta Amerika ve İsrail anlaşıyor, Avrupa ülkeleri de onay veriyor. Bu yüzden de İsrail’e askeri ve lojistik destek sağlanıyor. Ama Amerika’nın inancı şekline bakmaksızın bir Filistin devletinin kurulması yönündedir. Tam bir devlet mi elbette ki değil. Belki Trump’ın sunduğu planın biraz fazlası. Hiçbir zaman tam bir egemenliğe sahip bir devlet düşünülmüyor tabii ki. Bu İsrail’in bu hükümetinin işine gelmiyor. Amerika bir taraftan İsrail’e desteğini sürdürüyor, sürdürecek hiç kimse düşünmesin bu destek bir gün durur çünkü İsrail Biden’in dediği gibi kurulmamış olsaydı şimdi kurardı ve İsrail Amerika’nın en önemli yatırımı olarak değerlendiriliyor. Yalnız politik olarak bir anlaşmazlık var. Bizce ABD, Filistin’de Netanyahu hükümetiyle ya da başka bir koalisyonla bir anlaşma yapılabileceğini düşünüyor. İsrail hükümeti ise tam tersi, bu savaşı mümkün olduğu kadar uzatmak, hazır HAMAS’a karşı hak verildiği bir ortamı değerlendirmek istiyor.
Filistin halkının direnişine ilişkin planlar ve Filistin’deki birlik çalışmalarının ele alındığı röportajın ikinci bölümü yarın Yarınlar’da…
Author Profile
Latest entries
- ana manşet12/09/2024Erdoğan’ın hedefe koyduğu teğmenlerle ilgili MSB’den yeni açıklama: Gereken işlem yapılacak
- alt manşet12/09/2024Ümit Özlale, İyi Parti’den istifa etti
- ana manşet12/09/2024Bakanlıktan kamu kurumlarına talimat: Patates yemeği çıkarın
- ana manşet10/09/2024Hulusi Akar: Eğitimin amacı bilgi değil, Allah korkusu ve kuldan utanmaktır