Jön Türk hareketi ile başlayan, Meşrutiyet Devrimi, İstiklal Mücadelesi ve Cumhuriyet devrimi, Türkiye’nin bağımsızlık yolunda attığı en güçlü adımlardır. Bu devrimlerle halkımız özgürlük ve bağımsızlık taleplerini haykırmış, emperyalizme karşı sağlam bir duruş sergilemiştir. Ancak bugün, bu tarihsel direniş ruhu manipülasyon ve algı yönetimleriyle zayıflatılmış; halkımızın iradesi, ABD’nin bölgedeki çıkarlarına hizmet edecek şekilde yönlendirilmiştir. Anti-emperyalist olduğunu ifade eden geniş kesimler ise farkında olmadan emperyalizmin politikalarının bir parçası haline gelmiştir.
EKONOMİK BAĞIMSIZLIKTAN TAVİZ: NEOLİBERAL POLİTİKALAR VE ÖZELLEŞTİRMELER
Neoliberal ekonomi politikalarının etkisiyle emperyalizm, Türkiye’nin bağımsızlık temellerine doğrudan saldırmıştır. Tüpraş, SEKA, Sümerbank ve TEKEL gibi millî kurumlar önce itibarsızlaştırılmış, ardından özelleştirme ya da kapatma yoluyla işlevsiz hale getirilmiştir. Türkiye’nin stratejik limanları ve sanayi tesisleri dahi emperyalizmin ekonomik hegemonyasına terk edilmiş, halkımız ise bu süreçte yanıltıcı medya kampanyalarıyla sessizliğe sürüklenmiştir.
Ancak, Türkiye’de anti-emperyalist mücadelenin önemli bir kısmını sol, sosyalist, cumhuriyetçi, ilerici, Atatürkçü ve millî çevreler yürütmüştür. Irak, Libya ve Suriye savaşları gibi kritik dönemlerde bu çevreler, emperyalizme karşı mücadelelerini samimiyetle ve kararlılıkla sürdürmüştür.
ABD VE NATO POLİTİKALARINA SESSİZLİK
ABD ve NATO’nun Türkiye üzerindeki askeri varlığı ve genişleme politikaları, halkımıza millî çıkar gibi anlatılmaktadır. İktidarların bu politikaları destekleyen tutumu, halkımızın gözünde “millî çıkarlar” adı altında meşrulaştırılmıştır. Ancak bu tavır, Türkiye’yi emperyalizmin taşeronluğuna daha da yakınlaştırmıştır. Özellikle Suriye krizi, bu durumun en açık örneklerinden biri olmuştur. ABD’nin terör örgütlerini destekleyerek Suriye’yi parçalama planları ortadayken, medya ve siyasetin ortak manipülasyonları halkımızın bu operasyonları görmezden gelmesine yol açmıştır.
SOMUT DÜŞMAN: İKTİDARIN EMPERYALİZMLE İŞBİRLİĞİ VE TOPLUM ÜZERİNDEKİ TAHRİBATI
Emperyalizmin ideolojik, ekonomik ve sosyal yansımaları, ülkemizde mevcut iktidarın politikalarıyla somut hale gelmiştir. Milli Eğitim’in tarikatlara teslim edildiği projelerden CEDES’in hayata geçirilmesi, özgür bireyler yerine biat kültürüne dayalı bir nesil yetiştirme çabalarının açık bir örneğidir. Halkımızın yoksulluk ve açlığa mahkum edilmesi, bireylerin düşünce yetilerinin köreltilerek sadece günlük geçim kaygısına odaklanmasını sağlamaktadır. Üniversitelerde yaratılan korku iklimi ve gençlerin geleceksizlikle yüz yüze bırakılması, ülkenin beyin gücünü heba etmekte ve toplumu sindirerek devrimci birikimleri zayıflatmayı hedeflemektedir. Ayrıca dış politikada tarikatların taşeronlaştırılması ve sermaye gruplarına hizmet eden ekonomik politikalar, emperyalist işbirlikçiliğin bir başka yüzüdür. Tüm bu süreçler, düşmanı soyut bir kavram olmaktan çıkarıp, halkımızın günlük yaşamında karşılaştığı somut gerçekliklere dönüştürmektedir. Çözüm, bu düşmanı doğru teşhis ederek, sosyalist ekonomi ve toplum politikalarıyla halkımızın geçim sıkıntısını, gelecek kaygısını ve bağımlılığını sona erdirecek bir düzen kurmaktır.
TERÖR ÖRGÜTLERİ VE İHANET AÇILIMLARI
AKP iktidarının Irak, Libya ve Suriye’de emperyalizme hizmet eden politikaları, halkımızın anti-emperyalist bilincindeki eksikliği gözler önüne sermektedir. Terör örgütlerinin desteğiyle yapılan ihanet açılımları, hem iç siyasette hem de dış politikada halkımızı derinden etkilemiş ve anti-emperyalist duruşu zayıflatmıştır. FETÖ’nün devlet içindeki uzantıları aracılığıyla gerçekleştirilen darbeler ve askeri ihanetler, Türkiye’nin bağımsızlığına yönelik doğrudan tehdit oluşturmuştur. Bu ihanetlerin ABD destekli olduğu açıkça ortadadır. Ancak halkımız, bu açılımlara karşı yalnızca bilgilendirilmediği ve örgütlenmediği için tepki verememiştir.
SİYASİ MANİPÜLASYON VE HALKIN TUTUMU
Halkımız, emperyalizme karşı tavrını soyut bir düzlemde ele almakta, üyesi olduğu veya sempati duyduğu siyasi partilerin refleksleriyle şekillenen bir duruş sergilemektedir. Bu durum, yalnızca emperyalizmin değil, onun iç siyasetteki taşeronlarının da kitleleri yönlendirebildiğini göstermektedir. Ergenekon ve Balyoz tertipleri, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin vatansever askerlerine karşı gerçekleştirilen hain planlar olarak halkımızın hafızasında yer etmiştir. Medya ve yargı eliyle yapılan manipülasyonlar, halkın direniş reflekslerini zayıflatmış ve emperyalist müdahalelere açık hale getirmiştir.
DÜZENİN KİTLE KONTROL ARAÇLARI VE EMPERYALİZME KARŞI MÜCADELE
Düzenin kitle kontrol araçları, halkımızı manipüle ederek anti-emperyalist bilinci zayıflatmaktadır. Bu durum, emperyalizmin tanımını ve mücadelesini daha da önemli hale getirmektedir. Aydınlara, devrimcilere ve ilericilere düşen görev, bu manipülasyonlara karşı halkı aydınlatmak ve emperyalizmin gerçek yüzünü ortaya koymaktır. Bu süreçte sadece entelektüellerin değil, halkın tüm kesimlerinin örgütlenmesi hayati önemdedir. Halkımız, yalnızca bilinçlenmekle kalmamalı; ekonomik, sosyal ve politik düzlemde kendi örgütlenmelerini yaratmalıdır.
ÇÖZÜM: BİLİNÇLENME VE BÖLGESEL İŞ BİRLİĞİ
Türkiye’nin yeniden bağımsızlık mücadelesini güçlü bir zemine oturtabilmesi için halkımızın emperyalizmin manipülasyonlarına karşı bilinçlenmesi şarttır. Üretimden askeri bağımlılığa kadar her alanda emperyalizme karşı tavır alınmalı; Batı Asya’da mazlum milletlerle ortak bir blok oluşturulmalıdır. Bu birlik yalnızca emperyalizme karşı değil, bölgesel bağımsızlığa giden yolda da bir zorunluluktur. Ekonomik iş birliği, bölgesel güvenlik anlaşmaları ve kültürel dayanışma bu blokun temel taşları olmalıdır.
Mazlum milletlerin yanında saf tutmak, Türk halkının tarihsel misyonudur. Bu görev, doğru bir bilgilendirme, örgütlenme ve dayanışmayla yeniden hayata geçirilebilir. Emperyalizmin tahakkümüne karşı durmak, yalnızca siyasi bir tercih değil, tarihsel bir sorumluluktur. Aydınlara ve devrimcilere düşen görev, düzenin kitle kontrol araçlarına karşı halkımızı bilinçlendirmek ve halkımızla birlikte bağımsızlık mücadelesini güçlendirmektir.
Author Profile
