Her yeni yıl, içinde bir umut taşır. Yeni başlangıçlar, yeni hayaller, yeni hedefler… Ancak 2025’e girerken ülkemiz için dilediklerimizi yalnızca birer temenni olmaktan çıkarıp bir mücadele rehberine dönüştürmek zorundayız. Bugün sorunlarımızı saymakla bitiremeyiz belki, ama çözüm yollarını bulacak irade ve azim hâlâ bizde mevcut.
2025 yılından memleket adına ne isteriz? Tarla sarı, gök mavi, dal yeşil olsun isteriz. Bu basit gibi görünen ama derin anlamlar taşıyan dizeler bize huzurlu bir yaşamı hatırlatır. Ancak biliyoruz ki huzurun adresi sadece doğanın güzelliğinde değil, adaletin, eşitliğin ve emekçilerin alın terinin hakkıyla korunduğu bir düzenin varlığındadır.
Bugün, dünyanın dört bir yanından yükselen eşitsizlik çığlıklarına kulak vermek zorundayız. Küresel düzenin devasa açmazlarını görmek ve bu topraklardan başlayarak çözüm yolları üretmek hepimizin görevidir. Bizim ülkemiz, emperyalist zincirlere karşı defalarca meydan okumuş bir halkın mirası üzerinde yükseliyor. Şimdi, bu mirası yeniden hatırlamanın ve geleceğe taşımanın zamanı.
Ancak biliyoruz ki bu temennileri gerçeğe dönüştürmek, yalnızca devrimci bir hükümetin kurulmasıyla mümkün olabilir. Tarikatların, cemaatlerin ve sistem partilerinin çürümüş düzeninden kurtulmak; halkımızın gerçek anlamda söz ve karar sahibi olduğu bir yönetim anlayışıyla mümkündür. Adaletin, eşitliğin ve refahın hâkim olduğu bir düzen kurmadan ne zenginle fakirin arasındaki uçurumu kapatabiliriz ne de memleketin bereketini hak ettiği yere taşıyabiliriz.
2025 yılında yalnızca daha yeşil bir doğa değil, daha güçlü bir adalet arıyoruz. Tarlalarımızın, fabrikalarımızın bereketlenmesini, işçinin emeğinin sömürülmediği bir düzeni hayal ediyoruz. Çünkü biz biliyoruz: Ekmek de adalet de paylaşılmadan anlam kazanmaz.
Bu yıl, yalnızca bir temenniyle değil, bir sorumlulukla başlıyor. Memleket için istediğimiz güzellikleri kurmak bizim elimizde. Daha yaşanabilir bir dünya, daha yaşanabilir bir Türkiye için taş üstüne taş koymaya kararlıyız.
Bütün bu temennileri ve dileklerin gerçekleşmesi mümkündür. Dünyanın kanını emen, kan gölüne döndüren, ülkelerin sınırlarını bölmek isteyen ABD emperyalizmi ve onların işbirlikçilerini yenebilirsek mümkündür. Mao Zedong, “Emperyalizm kağıttan kaplandır,” derken; Mustafa Kemal Atatürk ise emperyalizmin sonunun geleceğini büyük bir öngörüyle ifade etmiştir. Büyük devrimcilerin bu sözleri bugün de geçerliliğini korumaktadır. Bütün mazlum milletlerin ve emekçi halkların daha iyi bir dünyada yaşaması, emperyalizmin alacağı yenilgiye bağlıdır.
Umudun, mücadelenin ve sevdanın peşinden gidenlere: 2025 hepimize adalet, eşitlik ve bereket getirsin.
Author Profile
